Unnamed: 0
int64 0
16.6k
| Sentence
stringlengths 1
13.7k
| Sentiment
int64 0
1
|
---|---|---|
14,700 |
kılmer karizmasıyla filmi kaliteli yapıyor,arşivlik bir val kılmer fimi daha kaçırmayın.
| 1 |
14,701 |
Seyrettim. Prensesin saray dışındaki yaşamı ve gizli aşkı ele alınmış. Doğrusu ben doktor ile olan ilişkisini değil de Dodi ile olan aşkını biliyordum. Oysa, sanki doktorla daha rahat aşk yaşamak için Dodi ile olan ilişkisine dikkat çekmek istemiş gibi de kıskandırmak içinde Dodi ile ilişki kurmuş olabilir orasını anlamadım. Sıkılmadan izleyebilirisiniz... AYHAN
| 1 |
14,702 |
denilebilecek bisey varsa eger o da naomi watts in muhtesem performansidir dort dortluk ...
| 1 |
14,703 |
ben gece cnbc-ede izlemiştim...bana kalırsa senesine göre gayet iyi film...baştan ne olduğunu bende anlamadım ama yinede idare eder..))7/10
| 0 |
14,704 |
Kapımdaki Casus (The Spy Next Door): Yine bir Casus Dadı hikayesi (Bkz. Vin Deisel - Komando Dadı (The Pacifier)) Bu Amerikalılar Jackie Chan'i geç keşfetti ama onu da tam anlamıyla kullanmayı hala öğrenemediler. 2. Sınıf bir çocuk filmi olmuş. Hatta TV filmi de diyebiliriz. JC'den dolayı alışık olduğumuz gibi çok eğlenceli ve heyecanlı geçmesi gereken film, hiç de beklediğiniz tatmini sağlayamıyor. Jackie Chan'in çok daha güzellerini kendi kendine yapabileceği hareketler yerine, bariz şekilde tel yardımı ile yapıldığı belli olan eksantrik hareketler tercih edilmiş. Bu da gerçekçiliği yok etmiş. Tek artısı aile ile (çoluk çocuk) gönül rahatlığı ile izlenebilmesi. Ama dediğim gibi yetişkinler pek memnun kalmayabilir. Çocukları bilemeyeceğim. Puanım: 5,0/10
| 0 |
14,705 |
Eğlencelik bir film.Aynı tüm jackie chan filmleri gibi.Karate ve komediden hoşlanan aileler için ideal bir film.6/10
| 1 |
14,706 |
Bir çocuk filmi sayılmaz ama 8 yaştan itibaren uygun gibi görünüyor. Film ise eğlenceliydi. Gerçi filmden fazla bir şey ummayın. 3.5/5
| 0 |
14,707 |
Bir, Jackie Chan filminden sıkılacağımı, hiç düşünmezdim... Vin Diesel lı; 'Komando Dadı' çok daha eğlenceli ve yoğun akıcıydı.
| 0 |
14,708 |
Ben izlerken çok güldüm çok eğlendim. Komedi, aksiyon, sevgi... her şey var içinde..
| 1 |
14,709 |
eh işte. chande baya yaşlanmış yaaa . :D
| 0 |
14,710 |
harika bir film olmasada gayet eğlencelik bir filmdi.jackie chan başrolde ya komedisi yeter:)
| 0 |
14,711 |
Son zamanlarda izlediğim en kötü, en klişe filmlerden biriydi. Tavsiye etmiyorum, vereceğiniz paraya yazık.
| 0 |
14,712 |
Abartısız söylüyorum Hayatımda izlediğim en saçma film. Konu kurgu mizah yerlerde bukadar olmaz. Kesinlikle zaman kaybı tek yıldızı bile haketmıyor
| 0 |
14,713 |
bu filmi sinemada izlemiştim. gerçekten de güzel bir filmdi unutulmuycak bir film 6/10 çok değişik bir konusu var
| 0 |
14,714 |
kenneth branagh olur da film kötü olur mu bu kadar fazla sayıda kötü yorumu haketmiyor iyi bir film bence izlenenir
| 0 |
14,715 |
Imdattttt diye bağıracaktık az kalsın arkadaşım Annie ile birlikte izleyemedik yarısından önce terkettik salonu az kalsın hastanelik oluyorduk !!?? Not vermek gerekirse eksi -100000000
| 0 |
14,716 |
Modern dünyada ilişkilerin bireyler üzerinde yarattığı kasvetli anlamsızlığı melodramla ironiyle çok iyi anlatmış sadece diyologlar çok hızlı ama müthiş
| 1 |
14,717 |
Her önüne gelen romatik film diyip izlemeyez. aaa çok konuşuyorlar demiş çoğu kişi ama ne koştuklarını hiç dinlememiş belli. İçi boş ve pahali yapımlara o kadar alışmışız ki yazık iki efsane oyuncu koca filmi dolduruyor başka karaktere gerek kalmıyor bile işlenen konu klişe olsada çağımızın sorunlarından boş boş anlamdan anlamsız şeylere gülmekten iyidir diye düşünüyorum.
| 1 |
14,718 |
İzlediğim en iyi romantik komedilerden biri, diyaloglar destekli vıcık vıcık bir film değil, oyuncular zaten efsane bayıldım
| 0 |
14,719 |
başarılı bir yapım
| 1 |
14,720 |
Hayatımda izlediğim en kötü en berbat en sıkıcı en daraldığım ben verdiğim parayı kuruşuna kadar hak etmeyen yabancı film. Keanu Reeves e hiç yakışmayan tüm filmin 3 farklı sahnede çekildiği iğrenç bir film kesinlikle tavsiye etmiyorum bir yıldız bile fazla
| 0 |
14,721 |
Bu kadar kötü bir film olamaz amatör bir bilgisayar kullanıcısı bile yapar bu filmi birkaç hayvan görselini uygulamalarla konuşturun yeter ses berbat emeğe acıdım
| 0 |
14,722 |
Fazla eleştiriliyor bu film nedense.. 7 yıl önce ülkemizde böyle bir dönem filmi çekilmesi bile bence çok önemli ve büyük bir başarı.. ayrıca film zaten gayet güzeldi.. zaman zaman durağanlaşsa da ben beğendim bu filmi.. oyuncuların her biri çok iyiydi.. iyi bir türk-dönem filmi.. 8/10
| 1 |
14,723 |
Mahalle yanarken orospu saçını tararmış filmin özeti bu . Abdülhamid opera dinleyerek mi 33 yıl direndi düşmanşara !!!
| 0 |
14,724 |
filmde steve martin oynuyor die sakın filmi komedi sanmayın.aldanırsınız.filmde fazla komik birşey yok aslında.tamamen duygu yogunluguna sahip olan film romantik dram olarak nitelendirilirse daha dogru olur.filmi begendim.film surukleyici ve sonu gercek bir yasam gibi bitiyor. hollywood filmlerinin sonu gibi mutlu sonla bitmiyor.galiba artık filmler mutlu sonlarla bitmeyecek.bencede en dogrusu bu.gercekleri ortaya koymalılar.filmi izlemenizi tavsiye ederim ama film sonunda içinizde bir burukluk olabilir...
| 1 |
14,725 |
Vasatın altında sıkıcı bir film.Türü romantik komedi diye geçiyor ama çok sıkıcı; ne romantik ne de mizahi yönü var.
| 0 |
14,726 |
Gerçekleri yansıtan bir senaryo, harika oyunculuk kaliteli bir film. Yaşatığı duygular, verdiği mesajlar.. Benim için çok özel ve güzel bir film..
| 1 |
14,727 |
Cin temalı fimlerden hoşlanıyorsanız oldukça güzel bir film olmuş. Çocuğu olmayan ama evlatlığı olan bir aile, çareyi şeytanlarda bulur. Yolda dönerlerken Cin Kuyusu köyünde kapanıp kalırlar. Kabus gibi geçen, hamilelerin pek izlememesi gerektiği; gece rüyalarınıza girecek seviyede bir yapıt.
| 1 |
14,728 |
Hayatımda bu kadar basit film izlemedim. Bu kadar acemice ve sıkıcı oyunculuğu olan farklı bir yapım görmedim. Hikaye berbat. İzleyeli 1 ay olmuştur belki ama kadının irite eden cemalim bağırışları hala kulağımda. Sanat okullarında nasıl film yapılmamalı diye izletilmesi yararlı olur.
| 0 |
14,729 |
Arkadaşlar film tam anlamıyla diğer arkadaşımında bahsettiği gibi, yüzüklerin efendisinden etkilenmiş tetikçi filmini harmanlamış ve ortalarına doğru ise ne yapacağını bilemediğinden dur elimde bir kaç sinem efekti var bu efektleride kullanarak bari yırtayım tarzında olmuş inanın. Zaman var boşver derseniz siz bilirsiniz.!
| 0 |
14,730 |
Oyununu deli gibi oynayan birisi olarak sabırsızlıklla beklediğim bir filmdi. Yönetmeni Uwe Boll izlediğim iki filmden Alone In The Dark’tan geçti fakat yine çok güzel bir oyunun filmi olan Bloodrayne’den çok feci bir şekilde çaktı. Gelelim bu filme. Arkadaşım 60 milyon dolarla böyle bir film mi çıkar, elinde konu ve konsept var, zaten oyunun da güzel bir kurgusu var. Yani filmdeki krugların kostümleri, mekanlar bu kadar mı özensiz seçilir? Fragmana bakan dakikasında gider filme. Ayrıca oyuncuların performansları çok kötü. Jason Statham’ı al, taşıyıcı filmindeki gibi kullan. Fantastik bir filme yakıştı mı şimdi. Aynı Bloodrayne’deki gibi içi boş bir film olmuş. Sinemaya gidip izlenmez. Hele oyun hastası olupta bakalım nasıl olmuş diyecekler için tamamen bir hayalkırıklığı. Yine de izleyeceklere iyi seyirler...
| 0 |
14,731 |
bu film tam bir yeni yapım 'conan' filmidir. ve kötü bir yenilemedir. kurgu, kostüm, mekanlar, efektler yani olmamış filmi izlerken görüyorsunuz film oturmamış hava kalan çok şey var yani bu gibi bir film bence çok puan almış sonra bizim türk filmlerini yerden yere vuruyoruz ayıp bu gibi filmlere burada hakkını verin abartılı puan vererek iyi göstermeyin. 10/3
| 0 |
14,732 |
Hareket hastası Isabella kocasını bir gün başka bir kadınla yakaladığında soluğu San Fransisco’da alır. Pişman olan kocası peşinden gelir ve onu tekrar kazanmaya çalışır. Latin müziği eşliğinde Penélope Cruz'un Hollywood’a transfer olduğu 2000 yapımı vasat altı bir romantik komedi.
| 0 |
14,733 |
Tarihi film sevenler için izlenmesi gereken bir film !
| 0 |
14,734 |
Bir geceyarisi izlerken kendi kendime ''David Ayer filmlerine ne kadar da benziyor,keske senaryoyu ona yazdirsalarmis'' demistim,senaristin o oldugunu bilmeden.Bu açidan bakildiginda Ayer'in çok basarili oldugunu söylemek zor,''Dark Blue''dan önce ve sonra yazdigi ''Training Day'' ve ''S.W.A.T.''ta daha iyi is çikarmisti.Ron Shelton'in da bu polisiyeye bir sey kattigi söylenemez.[spoiler]Filmde Eldon'in kürsüde adam öldürdügünü itiraf ettigi bir sahne var ve o sirada kürsünün arkasinda bulunan polisler hiç istiflerini bozmadan ya ellerindeki kagitlarla oynuyorlar,ya da öylece Eldon'i izliyorlar.Böyle bir yönetmenlikten bahsediyoruz.[spoiler]Yine de çok sik film çevirmeyen,hatta kariyerine zaman zaman üçer-dörder yillik aralar veren Kurt Russell için izlemek lazim bence,yoksa çok daha iyilerini bulmak zor degil.
| 0 |
14,735 |
Arkadaşlar bence Taylandda gösterime giren versiyonu daha güzel, onu da izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum :)
| 1 |
14,736 |
Tipik bir Amerikan-Japon Ortak yeniden çevirim bir Hayalet filmi daha. Filmi bu sefer farklı kılan özellik orijinal versiyonun Japonya değil Tayland oluşu. Filmdeki başrol oyuncuların başarılı performansı olmasa film çekilecek gibi değil.
| 0 |
14,737 |
Film bence konusu çok klişe olmasına rağmen değişik bi havası olduğu için güzel olmuş.. Bazı sahneler geriyo gb oluyo ama pek deil.. :D ama bence 5.7 puanını hak etmiyo.. Daha ii olmalı...
| 0 |
14,738 |
1-2 sahnesi korkutuyor...klasik filmlerden işte;ama insanı hiç sıkmıyor...beğendim izleyin
| 0 |
14,739 |
filmin uzakdoğu versiyonunu izledim gecen yıl oldukça iyidi.amerikan versiyonu nasıl bilemem ancak film kötü değil.sonu vayy dedirtecek türden !!
| 0 |
14,740 |
Güzel bir filmdi. Fakat sonu soru işaretleri dolu. Adam daha ne yapsın anlamadım :) Elinden gelen herşeyi yapmış ama nafile.. Ama çok gerilmedim, normal bir film izliyormuş gibiydim. Sadece konu olarak enteresan. 7/10
| 0 |
14,741 |
Fena sayilmaz.Ama bence dikkat edilmesi gereken en önemli seylerden biri de Thomas Haden Church ün o kalin sesi ve güzel oyunculugudur. Orijinal dilinde izleyenler ne demek istedigimi daha iyi anlar :) Iyi vakit geçirmek için izlenir. Onun haricinde fazla bir sey beklemeyin. Tavsiye edebilirim. 10 dan 7
| 0 |
14,742 |
the blind side süper oynamıştı. bu yüzden ondan bu filmde de beklentim yüksek oldu.ama maalesef hayal kırıklığı yaşadım.Bence almış olduğu hem en iyi hemde en kötü oyuncu ödülünü iki filmde de fazlasıyla hak ederek almış. Onu çok seviyorum.
| 0 |
14,743 |
o kadarda güzel değildi çok abartılı hareketler vardı ama kafa dağıtmak için yinede izlenir.
| 0 |
14,744 |
izlerken cok eglendim farklı bir konusu var ama sonu keske böyle bitmeseydi
| 1 |
14,745 |
tam bir sandra bullock filmi. neşeli, eğlenceli, duygusal ve komik. puanım 10/6
| 1 |
14,746 |
ne tür bir film olduğunu anlamadım! yada ne anlatmaya çalıştığını... yorum yok, vakit kaybı...
| 0 |
14,747 |
Karakter çok itici. Sandra Bullock düşüşe devam ediyor. Filmin sonundaki mesaj verme kaygılı sahneyi de görünce iyice tiksindim. Vakit harcadığınıza değmeyecek bir flim.
| 0 |
14,748 |
İnsan hayatının bir dönemden başka bir diğerine geçişini ve orta yaş bunalımını çok çok iyi bir şekilde anlatan nadir iyi filmlerden biri. Nadir çünkü benzer filmlerde ya abartılı şekilde bir depresif hava estirilebiliyor yada komedi olsun diyerekten absürd bir film koyuyorlar önümüze. Ama bu film hem dramı hem komediyi hem de o depresif yapıyı bir arada çok iyi harmanlayarak bize sunuyor. Theron yine çok iyi bir oyunculuk sergilemiş karakterin konuşmasa bile bize anlatması gerekenleri hareketleri ve mimikleri ile çok iyi anlatıyor. Charlize Theron`un güzelliğini , saçını başını göreyim diye izlemek isteyenlerdenseniz uzak durun. Zamanın neleri değiştireceğine şahit olmak istiyorsanız izleyin.
| 0 |
14,749 |
Elbette doyasıya öveceğim bir film değil; fakat yinede benim atıştırmalık diye telaffuz ettiğim kategoriye giren yapıtlardan biri. Belki de Charlize Theron'a olan sempatim bu filme gereğinden fazla ilgi göstermeme neden olabilir :) Filmi izleyip bitirdikten sonra vay be demeyeceksiniz ama boş vaktinizde izleyebileceğiniz tatlı bir film olmuş...
| 0 |
14,750 |
Charlize Theron,depresyona giren ve hayatinda yolunda gitmeyen seylerin çözümünü geçmisinde,büyüdügü kasabada arayan bir yazar rolünde karsimiza çikmis.Eglenceli desem degil,dramatik desem degil.Ara ara kendini izlettiren orta karar bir film.Izlemeseniz de olur...5,5/10
| 0 |
14,751 |
Yaparak a katılıyorum çok güzel film korkarak izlediğim ender film lerden.
| 1 |
14,752 |
ilk filmi hiç beğenmemiştim. bu filmi de sinemada da izlemem vereceğim para yanar. :)
| 0 |
14,753 |
bu şeye film diyemiyorum...
| 0 |
14,754 |
Zaten bu tür dünyadan olmayan varlıklara inanmayanlar tabiiki korkmaz niye izliyorsunuz ki. İlk yarısı biraz sıkabilir evet ama 2. yarısında gerçekten geriyor. Korkutuyor demiyorum ama insanın psikolojisi üzerinde bi etki bırakıyor. Başarılı bi filmdi.
| 0 |
14,755 |
William Baldwin'den ne kadar kötü bir aksiyon kahramanı olabiliyorsa, bu filmde o kadar kötü. Sürükleyici hiçbir yönü olmayan, boş bir film...(3/10)
| 0 |
14,756 |
biraz ağır giden bir film olmasına rağmen aksaklıklar yoktu. çok keyif vermediysede izlerken sıkmadı.
| 0 |
14,757 |
yansıtsal bir film olmasına rağmen oldukça sıkıcı işleyen bir konuydu rölativitide de tekniksel açıdan da tatmin edici öğeler yoktu pek aksiyon ve gerilim sahneleri de olduğunu söyleyemeyeceğim ben sıkıldım gitmeyi düşünen arkadaşlar varsa peşinen söyleyeyim ''sıkıcı''
| 0 |
14,758 |
Filimin ismine bakıpta güzel bir senaryo beklemeyin çok ağır ilerleyen sıkıcı daha başından ne olcağını hemen hemen herkesin kestirebilceği vasat bir film zaten filmin yarım saati kilisede geçiyorsa bir onbeş dakikasıda kilise sohbetleriyle geçiyor hiç tavsiye etmen tamamiyle zaman kaybı derim
| 0 |
14,759 |
film sıkıcı fakat konu iyi..bir yandan sıkılıyorsunuz bir yandan da nasıl bitecek diye izlemeye devam ediyorsunuz..en iyi alacağı puan 6dır..
| 0 |
14,760 |
Bir seri katilin peşinde ve onun kim olduğunu da bilmeden kaçırdığı oğlunu arayan bir ajanın hikayesi. Benzer filmlerden farkı seri katili bize filmin ortası olmadan göstermeleri ve merak unsurunu çocuktan tarafa çekmeleri bu yüzden film bir suçlu polis kovalamacasıyla birlikte bir arayışa da dönüşüyor. Polisiye sevenlerdenseniz kalite kadrosu ve kötü olmayan hikayesi ile hoş vakit geçirebilirsiniz.
| 0 |
14,761 |
aile içi kopukluğu çok güzel anlatmış. izlerken zaman zaman dejavu bile olduğunuz olabilir o kadar hayatın içindenki tek eksiği çok havada bitmesi bence izlenmeli güzel film hayaıtn içinden bir alıntı...
| 1 |
14,762 |
Filme İlk Yaklaşımım Şu oldu... genelde benim için en önemli şey bir film konusu ve oyuncuları... Crispin Glover uzun süredir sinema dünyasında tek başına bir filmin başı çekmeyi bekliyordu. işte ona verilen fırsat bu filmde olduğu için zannedersem filmin oyunculuk tarafıda iyi diyebilirim... Crispin'i en son nurse betty:'de izlemiştim. ama onu herkez. Martinin babası olarak tanır-- Back to the future daki martinin babası... www.pliples.com
| 0 |
14,763 |
Film basit bir senoryo üzerinde kalmış, ben daha farklı bir film bekliyordum aslında, C. GLOVER gerçekten rolüne yakışmış bir oyuncu, az oyuncu ile çok iyi bir film çıkmış, iyi bir piskopat filmi olmuş :]
| 0 |
14,764 |
willardın saçlarına bayıldım :D aynı karakterde olan insanları gaza getirmesinden korktum nedense :) gülerek hatırlayacağınız bi film. yeni yorum yapıyorum ama izleyeli 2 sene oldu galiba :)
| 0 |
14,765 |
Son zamanlarda izlediğim en etkileyici gerçek hikayelerden birisi. Kurgu, olayların akışı ve oyuncuların performansı da oldukça iyiydi. Bu film ile dünyadaki basının aslında yalnızca Türkiye'de değil her ülkede nasıl baskıya uğradığını görebiliyoruz.
| 0 |
14,766 |
bu filme çocuk filmi diyenleri anlayamıyorum. içinde anlayana çok güzel mesajlar ve göndermeler var. hikayenin geçtiği yer yani gezegen 51 bir muz gezegeni (bu tabir de dilimize hediyem olsun :) askerler gereğinden fazla yönetimin içinde, halkın üstünde hakimiyetlerini devam ettirebilmek için korku pompalıyorlar, farklı düşünenleri 'zombi' diye fişliyorlar vs vs..hatta profesör yaptığı manipülasyonlarla bana bizim ergenekonu anımsattı. kesinlikle izleyin izlettirin düşünün düşündürün. çocuk filmi diye abuk sabuk mesaj yazanlara tavsiyem filmi tekrar bu sefer gözlerinizi kullanarak izleyin ve sonra yorum yapın
| 1 |
14,767 |
Gezegen 51 (Planet 51): Amerika'da Kasım 2009'da gösterime giren film, Türkiye'de yeni vizyona girdi. Film kısaca, Amerikalı bir astronotun 1950'lerin Amerikan hayatını yaşayan bir gezegene (Gezegen 51) inmesini ve gezegende meydana gelen "komik" karışıklıkları anlatıyor. Film uzaylı-dünyalı fantezisini tersine sunduğu için ilgi çekici ve umut verici. Fakat, izlediğim İngilizce versiyon maalesef o kadar da eğlenceli değildi. Her ne kadar animasyon filmleri için Türkçe dublajı tercih etsem de, filmi Türkçe altyazılı olarak izledim. Belki dublajlı olarak daha eğlencelidir. Filmin en komik karakteri, görür görmez aklıma Vol.İ'yi (Wall.E) getiren ve onun gibi bir robot olan Rover'dı. Onun olduğu sahneler (Örn. Yağmur Adam) dışında, izleyeni pek neşelendirmeyen bir animasyon filmi olmuş. Tabi her animasyon filminde söylediğim gibi, bu durum çocuklar için geçerli olmayabilir. Puanım: 5,5/10
| 0 |
14,768 |
Son zamanlarda gülerek eğlenerek çocuğumla beraber izlediğim filmlerden biri oldu. Puanına bakmayın. Emin olun birçok sahne bir anda insanı kahkahaya vuruyor. Mesela bir Buz Devri serisinin son filmi kesinlik bu filmdeki eğlencenin yarısını bile vermedi. Çok güzel 10 tam puan: Abartmıyorum...
| 1 |
14,769 |
Arkadaşlar film eğlenceli tamamen farklı bir açıdan bakmış Jorge Blanco; hep dünyada uzaylı korkusu olurken bu sefer farklı bir gezegene bir Dünyalının inme korkusunu yaşatmış.Başarılı da olmuş. 10/8
| 1 |
14,770 |
Ryuchi Sakamatonun film boyunca özellikle tek bir ezgisiyle yaptığı ve filmi tek başına alıp götüren muazzam bir yapıt. filmi izlerken sabıra gerek yok çünkü film zaten kendini izlettiriyor...
| 1 |
14,771 |
jessica alba kim ki böyle bir filmde oynamasın?
| 0 |
14,772 |
Jessica Alba için izledim, her hali güzel... :P
| 0 |
14,773 |
yapımı baya bi yılan hikayesine dönmüştü inşallah buna değer ve gişesi iyi olur filmin tek beni korkutan yönü yasemin kozanoğlu eh görücez..
| 1 |
14,774 |
okan bayülgen'in oyunculuğu çok iyiydi
| 1 |
14,775 |
ne Teoman ne Okan nede Yasemin aşkım bu filmi kurtarmaya yetmedi. yalnız baya güldüm sinemada. ayrıca bazı sahnelerde Sinan Çetin konuşuomuş gibi hisstettim tam bir hayal kırıklığı yaşadım ...
| 0 |
14,776 |
Hayatlarında toplasan bir gün köy görmemiş,Cihangir'deki bir kafede dizinin senaryosunu yazan senaristlerin elinden çıkma köy dizilerinden sonra Arama Moturu bir soluk bir nefes olacak...tı! Ancak ne bir konu,ne bir oyunculuk,ne bir senaryo gördüm filmde.Züğürt Ağa filmindeki 'Ben garı istiyem.' repliğiyle meşhur dedenin -kulak hareketi dahil- birebir aynısı alınıp filmin baş köşesine oturtulmuş.Geriye kalansa birbirlerine gülerek ezberledikleri replikleri söyleyen biraz da hadi sen yaparsın deyip gaza getirilmiş zavallı köy insanları.NE DİZİ NE SİNEMA ARTIK EGE,KARADENİZ,ANADOLU KÖYLERİNE İLİŞMEYİN!
| 0 |
14,777 |
Tüm zamanların en ünlü animelerinden birisi olan Death Note'un film uyarlaması için heyecanlıydım. Çünkü her ne kadar animeyi baştan sona kadar izlemeye vakit bulamamış olsam da hikayesi bana çok ilgi çekici gelmişti. Ayrıca yönetmen Adam Wingard'ın önceki Blair Witch, The Guest ve You're Next filmleri hiç de fena değildi. Bu yüzden bu işin iyi olacağını umuyordum. Öncelikle sevilen bir şeyin filme uyarlamasının ne kadar zor olduğunu biliyorum, özellikle de animeler için. Çünkü ortaya çıkan sonuç iyi veya kötü olsun, bu tür filmler genelde seyirciyi ikiye bölüyor. Bunun en yeni örneğini daha bu yılki Ghost In The Shell'de görmüştük ve çoğu kişi o filmden pek haz etmemişti. Bense filmin orijinal animeye çok yakın olduğunu ve olabilecek en iyi uyarlamanın yapıldığını düşünmüştüm. Ama bunun dışında bir uyarlama yapılırken filmin, orijinal fikir arasında değişiklikler yapılacağını biliyorum. Bu yüzden alışılmış bir Death Note hikayesinden ziyade, bu dünyaya dair yeni bir şeyler görmek açısından bu filme karşı ilgiliydim. Bu film hakkında söyleyebileceğim en iyi şey, yönetmen Adam Wingard'ın gerçekten denemiş olması. Yani diğer animelerin beyazperdeye uyarlandığı filmler arasından Death Note, Dragonball Evolution gibi tamamen rezalet bir iş değil. Yönetmen, hikaye ve atmosfer açısından bu dünyaya gerçekten de yeni bir şeyler katmaya çalışmış. Fakat yönetmenin gerçekten denemiş olmasının yanı sıra, bu film hiç de iyi değildi. Önce filmin konusuna değinelim (eğer konunun hızlı ve mantıksız ilerlediğini düşünüyorsanız merak etmeyin, film de tıpkı böyle ilerliyor): "Okulda yalnız takılan bir genç olan Light Turner'ın eline gökten bir Ölüm Defteri düşer. Ve Ryuk ona bu defterin kurallarını açıkladıktan sonra Light, okulda tutulduğu kız olan Mia Sutton'u etkilemek için ona bu defterle neler yapabileceğini gösterir. Mia, Light'a aşık olduktan sonra bu ikili, defter ile kötü adamları öldürmeye başlar ve Light, Kira kişiliğine dönüşür. Fakat bu davayı üstlenen L, Kira'yı yakalamakta kararlıdır." Daha konuyu okurken bile bu filmin o kadar iyi olmayacağını görebiliyorsunuz, değil mi? O halde bu filmi ilk önce animesi ile karşılaştıralım, sonra da kendi başına ele alalım. Karşılaştırmadan başlayalım: Anime hakkında bildiklerim sınırlı olsa da hikayeye dair bazı önemli şeyleri biliyorum ve burada onlardan 1-2 tanesine değineceğim. Animede Light Turner resmen bir dahi ve Kira kişiliğini edinmeye başladığında, dahilikten yavaş yavaş kötü birisi olmaya başladığını ama hala zekasını koruduğunu görebiliyorsunuz. Bu filmdeki Light ise sıkıntılı bir genç ve defteri alır almaz hemen herkesi öldürmeye başlıyor ve 5 dakika içerisinde Kira'ya dönüşüyor. Ve bu kötülüğü hangi ara benimsediğini hiç anlamıyorsunuz. Ayrıca bu filmde Light ile Mia'nın defteri kullanıp Kira kişiliğinin popüler bir hale gelmesini gösteren bir montaj sahnesi var. Ama bölüm, aslında animede yaşanan en önemli gelişmelerden birisi. Filmse bunu direk montaj ile geçiştirmeye çalışmış. Madem bu filmin animesi ile uzaktan yakından hiçbir alakası yok, o halde başlı başına nasıl bir film ortaya çıkmış? Çıkan sonuç "eh işte" dedirtiyor. Bu film televizyonda açık olabilir ve siz de sıkılmadan izleyebilirsiniz. Oyunculukları ortalama olan, iyi yönetilmiş fakat senaryo açısından büyük sıkıntılar yaşayan bir film olmuş. Anime hayranlarının nefret edeceği, normal bir film izlemek isteyenlerin izlerken sıkılmayacağı ama bittikten sonra hemen unutacağı, young/adult/romantik/fantastik türde bir film izlemek isteyenlerin ise bayılacağı bir film olmuş. Elimizdeki durum böyle. Oyunculuklardan bahsedelim biraz. The Fault In Our Stars ve Paper Towns'da oldukça hoşuma giden Nat Wolff'u bu filmde oldukça zorlama buldum. Gerçi tamamen oyuncuyu da suçlamak istemiyorum, onun bu filmdeki karakteri çok zayıftı. Senaristler, karakterin elinde Death Note olmasına rağmen ona yapacak düzgün bir şey vermemişler. Bu yüzden ana karakter olmasına rağmen filmi izlerken onu hiç umursamıyorsunuz. Geçen yıl The Nice Guys'da olan Margaret Qualley ise Mia rolünde fena değildi. Lakeith Stanfield'in L'ine ve özellikle de Willem Dafoe'un Ryuk'una bayıldım, karakterlerinin özellikleri tıpkı animedeki gibiydi. Bu filmle ilgili en çok canımı sıkan şey, gerçekten de ortada bir potansiyelin olması. Çünkü bu film kesinlikle kötü bir iş değil, sadece her yönüyle yetersiz ve olabilecek en klişe olaylara sahip bir film. Eğer bu filmin senaristleri değiştirilseydi ve filmin süresi daha uzun olsaydı, ortaya kesinlikle daha akılda kalıcı bir iş çıkabilirdi. Hatta madem Netflix bu filmi yapmış, neden bu filmi 10-13 bölümlük bir diziye çevirmemişler ki? Çünkü bu film anime hakkındaki en iyi şeyleri sürekli geçiştiriyor ve en sonunda da hiçbir yere varmıyor. Yani bütün bu film boşa yapılmış gibi hissettiriyor. Zaten 37 bölümlük, detaylarla dolu bir animeyi 100 dakikalık bir filme nasıl sığdırabilirsin ki? Kısacası Death Note, kötü bir film değil. Sadece elinde olan güçlü potansiyeli elinin tersiyle iten ve ortaya olabilecek en sıradan işi çıkarmış olan bir film. Oyunculukları fena değildi, Adam Wingard'ın yönetmenliği başarılıydı ve genel anlamda yaratılan atmosfer etkileyiciydi. Fakat filmin senaryosu ileride ne olacağı konusunda o kadar kararsız ki, film sürekli nereye odaklanacağını şaşırıyor. Eğer 100 dakikanızı harcayacağınız bir film izlemek istiyorsanız, Death Note'a bir göz atabilirsiniz. Ama eğer animenin büyük bir hayranıysanız, bu filmden uzak durun. Bu filmin benim üzerimdeki en iyi etkisi, orijinal animeyi bir an önce izleme isteği yaratması oldu. İyi seyirler. FİLMİN İYİ YANLARI: + Adam Wingard'ın çabası. + Willem Dafoe'nun Ryuk'u. + Yaratılan atmosfer, hızlı tempo. FİLMİN KÖTÜ YANLARI: - Anime hakkındaki en iyi şeyleri hızlıca geçiştirmesi. - Zayıf karakterler, tahmin edilebilir senaryo. - Hikayeye dair hiçbir ilgi çekici yönü olmaması. TOPLAM PUAN: 4.8/10
| 0 |
14,778 |
filmin güldürmek amaçlı yapıldığını zanetmiyorum ama korkunç bir film gibi bişey olmuş
| 1 |
14,779 |
o dönemin seyircisini korkutmuştur belki ancak şimdi izlediğimizde gerçekten de gülüyoruz çoğu yerde.özellikle diyalogların bazıları anlamsız olduğu için komik geliyor insana.bir nevi taklit olsa da yine de metin erksanı takdir etmek lazım,sonuçta türkiyeye korku sineması kültürünü getirmeye çalışmıştır taa o zamanlardan.hristiyanlık yerine müslümanlıkın koyulduğu ve bunun birkaç yerde ön plana çıktığı(özellikle ayin sahnesi),bunun dışında amerikan yapımının her yönüyle aynısı bir film,the exorcisti beğenenler bir de türk uyarlamasını merak edip izleyebilirler,sonuçta büyük ihtimal beğenmeyeceksiniz ancak kendi tarihimizdeki önemli bir kültü de görmüş olacaksınız.bu arada filmin en iyi oyuncusu bence küçük güldü :)
| 0 |
14,780 |
İsa'nın dogusunu tarafsız konu alan güzel cekimli bir film. Hep cilesini görenlerin bir de dogusundaki cileyi göremeleri acısından hos bir film diye bilirim. Bu tür otobiyografik tarihe merakli kisilerin seyretmesi gereken bir film bence
| 0 |
14,781 |
harbidende korku filan değilmiş..ama filmi sinema dergisinin birinde en iyi korku filmleri sıralamsında bide 5. sırada vermişler..ama bi sürü filmede haksızlık etmişer...filmdede bence çok kopukluk var..filmde taaa nerden sonra kadın birilerini doğruyo...şite budur..6/10
| 0 |
14,782 |
masumiyet yalnızca takılan bir maskeydi.amaca ulaşmak için kullanılan bir araç.amaçsa gayet açık kurbanı sarmalamak.çocuksu bir yüz çocuksu bakışlar kim olsa buna kanar.miike seyirciyi beyninden vuruyor.masum bir görünümün insanı yanıltabileceğini mazoşist bir yaklaşımla izleyiciye sunuyor.
| 1 |
14,783 |
filmin değişik bir havası vardı hiç sıkılmadan izledim japon kültürü zaten oldum olası hoşuma gitmiştir film de asıl anlatılmak istenene gelince hayallerimizin bizi ne derecede etkilediği ve bu gerçekçilikle soyutluk arasındaki bağlantının ayırt edilip edilemiyeceğindeki ayrıntının seyirci tarafından görülmesi istenmiş insan bazen bir şeyi istediği gibi düşündüğü takdirde onun hayal de olsa gerçekçilik payını genelde ön plana atar ve bu film bunu çok iyi bir şekilde yansıtabilmiş 10/8
| 1 |
14,784 |
konu olarak biraz klasiğe kaçsa da izlenmeyi yine de hakkeden bir film.özellikle filmin son 20 dakikası varki.artık hangisini gerçek hangisinin rüya olduğunu karıştırıyorsunuz.bir o yana bir buna savrulup gidiyorsunuz.yönetmenlerin bu tür sürprizlerine bayılıyorum.uzakdoğu sineması son yıllarda iyi işler yapıyor.bu da bunlardan biri.izlerseniz pişman olmazsınız
| 1 |
14,785 |
Son 20 dakkaya kadar temposu yavaş ne oluyorsa o sürede oluyor tabi mideniz kaldırıp izleyebilirseniz oraları ana teması ilginç belki ama ne korku ne gerilim hiçbir türe sığdıramadım ben ayrıca sahneler de o kadar abartılı şiddet var ki artık gözünüzü ayırıyorsunuz ekrandan yani
| 0 |
14,786 |
Bence çok güzel bir film. Şahsen çok hoşlandım bu filmden ve insanı geren. Özellikle 2 yarısında insanın beynini uyuşturacak kadar ekrana kilitleyen kaliteli bir yapım.
| 1 |
14,787 |
oyuncular iyi Kanguru jack gibi eğlencelide bi filmse izlenir
| 0 |
14,788 |
bence kesinlikle vasat bir film değil güzel ve eğlenceliydi belki bazıları beyenmez ama ben noel filmlerini sevdiğim için beğendim ayrıca çocuk filmide değil 5/10 saygılar.
| 0 |
14,789 |
bide diyorlar fransız filmleri saçma oluyor bence öğle değil çok güzel bir filmdi ve çok komikti
| 1 |
14,790 |
komik bir fransız filmi idi. ilginç bir anektod: filmde kahramanımızın transfer olduğu PSG deki diğer bir forvet forvet daha sonra BJK'dan transfer teklifi alıyor ve film sırasında BJK nın gönderdiği ingilizce sözleşmeyi görüyoruz...
| 0 |
14,791 |
Filmi izledikten sonra 'beyazperde’de bu film varsa yorum yazayım' niyetiyle girdikten sonra, El Segundo Nombre' nin 'Kurban' olarak Türkçeye çevrildiğini görünce şaşırdım öncelikle.Tamam, filmde kurban edilme olayı var ama, birebir çevrilse daha iyi olurdu diye düşünüyorum...Filme gelince:tiraf etmem gerekir ki, filmin DVD’si tesadüfen elime geçince izledim.Hakkında hiçbir şey bilmediğim için bir fikrim de yoktu; esasen beklentim de aynı şekildeydi.Ancak film başlayıp da olaylar yavaş yavaş gelişmeye başlayınca acaip umutladım doğrusu...Film, genel olarak gayet kasvetli bir atmosferde geçiyor.Klasik gerilim ögelerini kullanmasa da izleyiciyi germeyi çok iyi başarıyor.Oyuncuların performansına genel olarak diyecek söz yok bana göre.Sadece oyuncular değil, filmin hikayesi de oldukça ilgi çekici.Teknik açıdan da, gayet başarılı...Filmi son 10, belki de 20 dakikaya kadar gayet başarılı bulsam da son 10, hatta 20 dakika bana göre filme büyük gölge düşürüyor.Puanının bu kadar düşük olması da ondan kaynaklanıyor olsa gerek.Hele ki filmin öyle bir sonu var ki bence hiç yakışmamış filme...Finalini veya son 10 dakikasını saymazsak gayet başarılı bir film.Basmakalıp bir gerilim filmi değil en azından.Finalini pek beğenmesem de, harcıalem olmuş gerilim filmlerine yeğ tutarım yine de...
| 0 |
14,792 |
"Karanlık bir geçmişe sahip olan Gigi ile başarılı bir yarışçı olan Bibi'nin arasındaki trajik aşk hikayesine odaklanan Le Fidéle, kısaca bu ikilinin ilişkilerinde yollarına çıkan engelleri ve bunlara rağmen birlikte kalmaya çalışmalarını anlatıyor." Le Fidéle, içeriğinin genişliğiyle güçlü oyuncu kadrosu yüzünden ilgi duyduğum ve Filmekimi'nde göz atmak istediğim filmlerden birisiydi. Filme karşı büyük bir beklentim yoktu ama ortaya nasıl bir sonucun çıkacağını da merak ediyordum. Fakat sinema salonundan büyük bir hayal kırıklığı ile ayrıldım. Le Fidéle, içerisindeki iyi şeylere rağmen açık ara bu yılki Filmekimi'nde izlediğim en kötü filmdi. Bu film 3 bölümden oluşuyor: "Gigi", "Bibi" ve "Çiçek Olmasın". Her ne kadar hikayenin perspektifinin değişmediği için filmin bölümlere ayrılmasının biraz saçma olduğunu düşünsem de, ilk 30 dakika boyunca hikayeye oldukça ilgiliydim. Her ne kadar ortalara doğru filmden biraz kopsam da, "Bibi" bölümü oldukça sürükleyiciydi. Bu yüzden filmin idare eder olduğunu düşünüyorum... "Çiçek Olmasın" bölümüne kadar. Uzun zamandır bir filmde bu kadar etkili bir düşüş görmemiştim. Film sadece "Gigi" ve "Bibi" bölümlerinden oluşsaydı ortaya çıkan sonuç gayet de yeterli olurdu, hatta izlenebilir bile olabilirdi. Fakat filmin son bölümü o kadar sıkıcı, öyle tahmin edilebilir ve gereksizdi ki, bir Yeşilçam filmi izliyor gibiydim. Bu bölümde film bir türlü bitmek bilmedi, yüzlerce sona sahipti ve seyirciye duygu sömürüsü yapmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Bu bölümde artık filmin bitmesini dört gözle bekler oldum. Başroldeki iki oyuncu Matthias Schoenaerts ve Adèle Exarchopoulos, burada gerçekten de ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmışlar. Bu oyuncuların çekimler sırasında iyi vakit geçirdiklerini ve karakterlerine kendilerini adadıklarını rahatça görebiliyorsunuz. Böyle başarılı oyunculardan böyle bir iş beklenirdi zaten. Senaryo da olabilecek en idare eder türdendi. Eğer son 40 dakika filmden çıkarılsaydı, ortada rahatça izlenebilir, yaratıcı fikirlere sahip, ilgi çekici bir romantik/suç türünde bir film çıkabilirdi. Ama son 40 dakikada yaşan hızlı geçiştirilmiş saçma olaylar, bütün filmi gerçekten de aşağıya çekmiş. Bir süreden sonra yanımda oturan çift; "Bu ne saçmalık yahu, bitse de gitsek." diye söylenmeye başladı mesela. Aynı şey bana da oldu, aşırı klişe yüklenmesi yüzünden sinemada fenalık geçirdim. Her ne kadar filmi yetersiz yapan şey son 40 dakika için yazılmış senaryo olsa da, bütün filmin bu kadar ortalama olmasının tek bir nedeni var, o da yönetmenlik. Yönetmen Michaël R. Roskam önceden The Drop ve Bullhead gibi başarılı filmler yapmış birisi. Fakat bu filmde ne yaşandı bilmiyorum. Film boyunca yönetmen başka bir filmde, oyuncular başka bir filmin içinde gibiydi. Roskam bu filmi çok güzel bir şekilde çekmiş olsa da, oyuncular arasında olan bağlantı kopukluğu rahatça görülebiliyor. Aslında bu sorun neredeyse filmin tamamına hakim. Mesela Schoenaerts'ın karakterinin bulunduğu bir soygun sahnesini ele alalım. Tamamen tek çekimde çekilmiş olan 2 dakikalık bu sahne gerçekten de büyük bir titizlikle hazırlanmış, filmi izlerken fark edeceksiniz. Fakat sorun şu ki, bu sahneyi izlerken ortada bir tehlikenin olduğunu düşünmedim. Sadece bütün kareografilerin kusursuz bir şekilde işlendiğini ve yönetmenin de sadece bunu çektiğini gördüm, yani bu olayın içindeymişim gibi hissetmedim. Yönetmenin oyuncularla ve olaylarla olan kopukluğu, aynı zamanda seyircide de bir kopukluk yaşatıyor. Bu film gerçekten de ilgi çekici olabilirdi ama film sırasında olan hiçbir şeyi umursamadım. Karakterleri, durumları, sonuçları... Her şeye yabancı gibiydim. Kısacası Le Fidéle'in ilginç bir konusu, bazı yaratıcı sahneleri, güçlü oyunculukları ve güzel bir sinematografisi var. Fakat o kadar ruhsuz bir şekilde yönetilmiş ki, film boyunca yaşanan şeyleri umursamak istemenize rağmen umursayamıyorsunuz. Bütün bunlara rağmen sonuç ortalama olabilirdi ama son 40 dakika, Le Fidéle'i benim için son zamanların izlemesi en zor olan filmlerden birisi yaptı. Filme gerçekten de büyük bir emek verildiği için sonuca rezalet diyemem fakat yine de büyük bir vakit kaybı olduğunu söylemeliyim. İçerisinde bulunan yetenekleri düşünürsek, çok daha iyisi yapılabilirdi. FİLMİN İYİ YANLARI: + Matthias Schoenaerts ve Adèle Exarchopoulos'un deniyor oluşu. + Konusuna dair yaratıcı fikirler ve manzaralar. FİLMİN KÖTÜ YANLARI: - Michaël R. Roskam'ın ruhsuz yönetmenliği. - Senaryoda aşırı hızlı gelişen olaylar. - Son derece gereksiz ve uzatılmış bir son 40 dakika. TOPLAM PUAN: 3.5/10
| 0 |
14,793 |
exorcist in turkiye uyarLamasi ama basaramamisLar acinacak derecede guLdurucu bir fiLm oLmus!
| 0 |
14,794 |
çok beğendim ve zenci oyuncunun zamana ve mekana yakıştığına dikkat ederek keşke başrolde will smith oynasaydı dedim içimden, yine de yusuf iyiydi..
| 0 |
14,795 |
Çok ümitli gittiğim bir filmdi ama umduğumu bulamadım...İsa'nın doğmasıyla film bitmemeliydi bence sanki bişeyler yarım kalmış gibi... Vaktiniz varsa izleyin derim.
| 0 |
14,796 |
Hayatımda izlediğim en sıkıcı komedi filmi. Paranızı çöpe atmayın filme giderek. 😑😑😑😑😑😑😑😑😑
| 0 |
14,797 |
BU FİLME BÜYÜK FİLM SİTELERİNCE HAKSIZLIK YAPILDIĞI DÜŞÜNÜYORUM İMDB PUANINA ALDANMAYIN 6.3 KESİNLİKLE 7.5 ÜZERİ BİR BİLİMKURGU İç savaşın kıyısındaki Moldova’ya askeri destek için giden Amerikan askerleri esrarengiz bir şekilde öldürülmeye başlar. Anlam verilemeyen bu ölümleri araştırması ve mantıklı bir çözüm üretmesi için DARPA (Defense Advanced Research Projects Agency) mühendisi Dr. Mark Clyne (James Badge Dale) birliğe katılır. Olaylar hiç de umdukları gibi gelişmez ve kendilerini çok taraflı bir ölüm kalım savaşının içinde, anlam veremedikleri bir düşmanla savaşırken bulurlar. Öncelikle filmin konusu değerlendirmek gerekirse ; Eınsteın'ın filmde kurgulanan bu teorisini ,filmle beraber ilk kez duymuş oldum ve gayet de ilgi çekici buldum.Filmin başından sonuna kadar özellikle aksiyon severler için tam ideal bir film oldugunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bilim kurgu açısından da bir eksiklik görmedim.Lakin bu film dünya çapında ün yapmış,Hollywoo'un çok daha ünlu oyuncuları ve yönetmeni bu film de yer alsaymış olsaydı çok daha iyi yerlerde görülebilirdi film.Yine de mevcut oyuncu kadrosu da hiç te sıratmadan gayet iyi oyunculuk çıkarmışlar .Haklarını teslim etmek lazım..Filmi izledikten sonra Bose-Einstein yoğuşmasını araştırmanızı tavsiye ederim,gerçekten ilgi çekici bir teori.Acaba gerçekten böyle bişey bir silah olarak kullanılır mı diye düşünmüden edemiyoinsan kesinlikle ve kesinlikle izleyin
| 1 |
14,798 |
Bence senaryo olarak eksik bir film. Olay kurgusu güzel, farklı açılarlan konuya yaklaşılıyor. Ama birşeyler eksik, anlatılmak istenen tam anlatılamamış bence. Bazı sahneleri komik, değişik bir film..
| 1 |
14,799 |
Filmi Adrien Brody için izlemek istiyordum. Ama oyuncuların hepsi müthişti. Bu üçlü birbirine çok yakışmış. Hiçbir filmde Owen Wilsonu bu kadar beğendiğimi hatırlamıyorum. Owenin trenden atılmamaları için kondüktörü ikna etmeye çalışırken Adrien Brodynin cama görüntüsünün yansıdığı sonra da şaşkın masum yüz ifadesinin göründüğü sahne insanın içini sıcacık yapıyor. Çok şirin kaçırılmaması gereken bir film bence. Ama komedi izleyeceğim diye bu filme niyetlenmeyin. Bence komediden çok bir dram ve küs kardeşlerin psikolojik derinliklerine yolculuk filmi bu. 10/9
| 0 |
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.