Unnamed: 0
int64
0
16.6k
Sentence
stringlengths
1
13.7k
Sentiment
int64
0
1
12,500
Çocukluğunu hatırlıyordu. Ailesinin tek kızıydı. Çocukken herkesin sevgisi ve ilgisi onun üzerindeydi. Havada uçuşan köpük balonların peşinden gider, boyama yapmaya bayılırdı. Neşe onun doğasında vardı. En büyük hayali ise tek boynuzlu bir ata sahip olmaktı. Ailesi onun bu istediğini reddetmek durumunda kaldıklarında hayal kırıklığına uğramıştı. Yaşı büyümüş, çalışma zamanı gelmişti. Halen onunla arkadaş gibi olmaya çalışan anne ve babasının yanında yaşıyordu. Anne ve babasının onu başkaları ile kıyaslamasından bıkıp usanmıştı. Ayrıca onların bu arkadaş tavırları hiç de hoşuna gitmiyordu. Evde anne ve babasına ihtiyacı vardı, arkadaşa değil... Resim kursu almış, ancak tuvalin dışına taşan boyama stili ile hemen dışlanmıştı. Her zaman kendini başarısız hissediyordu. Artık hiç bir şey yapmak istemiyordu. Bütün gün televizyonun başında otururken bir iş ilanı dikkatini çekti. Tam anne ve babasının takdir edebileceği bir işe benziyordu. Ertesi sabah iş kıyafetlerini giydi, greyfurt suyu ve kutu kutu pense... Fotokopi çekerek başladığı ilk iş gününde şirketin başkan yardımcısı ile tanıştı. Duygusuz gibi olan bu adam ilginç bir şekilde firmanın tek düzeliğinden ve yaratıcı bir iş çıkaramamaktan bunalmıştı. Onlarca kişinin kutu kutu bölünmüş masalarda oturması ve cansız renkler giyerek iş yapmasını yadırgamıştı ama bir işi vardı en azından. İşte tam o sırada ilginç kartlar almaya başladı. “Dükkan” isimli bir yerden gelen mesajlardı bunlar. Merakına yenik düştü ve dükkana gitti. Oradaki ilginç satıcı ona tek boynuzlu bir at vadediyordu! Ancak koşullar vardı. Önce bir ev yapması gerekiyordu. Bu ev belki de ona yaşaması gereken evi simgeliyordu. Artık yetişkindi; kendisi de biliyordu ki anne ve babasının evinde daima çocuk olacaktı. İş yerinde ise işler yolunda gibiydi. Onu kıskanan çalışanlar hariç... Bakan yardımcısı ondan yeni bir elektrikli süpürge tasarlamasını istedi. Renk cümbüşü bir çizimden sonra kendini toparladı ve kendine kareli bir defter aldı. İş ciddi bir şeydi; çizgilerin içinde kalması gerektiğini düşündü. Yorumun tamamı blogta: Tuvalet Kağıdına Notlar
1
12,501
izlemedim ama izlemek isterim sky ferreira benim hayatım ama hiçbiyerde film yok lütfen yayınlansın :)
1
12,502
sevgilinizle gidebileceğiniz güzel bir film
1
12,503
bence film güzeldi.romantik filmlerde maksat keyifli vakit geçirmek değilmi zaten.bu film bunu sonuna kadar veriyor bence.10/7,5 ama ben burdaki puana ve yorumlara bakarak film izlemek isteyenler için puanı yükselsin diye 10 verdim:D
1
12,504
gercekten cok güzel bi film.. cok eglenceli.. aşk & italya..:))
1
12,505
filmin ilk yarısı bayağı iyiydi ama ikinci yarısı korkuyu komediye çevirmiş...
0
12,506
Çok ucuz numaralarla insanlar korkutulmaya çalışılmış.Aniden ortaya çıkan yaratıklar,olağan seslerin aniden gürültülü bi biçimde verilmesi...sadece anlık sıçramalara sebep olabilir.Maalesef film genellikle bunlar üzerine kurulmuş.Görsel açıdan iyi olması sayesinde bir nebze izlenebilir hale gelmiş.Şeytanın kadının içinden çıkması sahnesi yani filmin finali bu kadar sıradan olmamalıydı.Ayrıca filmin akıcı olmadığını da söylemem gerekir.Kısacası çok para harcanmış ama ucuz bir film.
0
12,507
Ilk exorcist in aksine gercekden guzel bir film.. dogrusu ben exorcist filminin devami diye duydugumda alma taraftari deildim cunku ilki bos bri filmdi. neyse sonra internetten arastirdim fragmanlar ve flash animasyonlu oyununu inceledikden sonra seyretme kanaatine vardim ki olumlu karar.. seytan filminin baslangibi seytanin ortaya nasil cikdigini anlatan bir film diyebilirz. filmde guzel duygusal anlar var ornegin seyreden arkadaslar bilir; nazi komutani oldurecegi insanlari rahibin secmesini istiyor .rahip bunun kendisinin yapamayacacagini belirttiginde.... neyse seyredin ki gorun...
1
12,508
Bazı yönetmenler filmlerine dokunuşlarıyla ayrı bir hava katarlar.Hatta bu bazı sahnelerde tavan yapar.Renny Harlin’in de böyle bir yönetmen olduğunu düşünüyorum şahsen.Bu filminde de zaman zaman bu ilginç dokunuşları görebiliyoruz.Filmi taşıyan da bunların varolduğu sahneler zaten.Ancak her şeye rağmen vasatı aşmayı başaramıyor filmimiz.
0
12,509
gelir gelmez izledim.ama hani 1.den daha kokrunç olacaktı.en azından o filmin kendince bi karizması vardı.ama bu filmde ne bu ya diorsunuz?şeytanın tazı gibi koştuğu bi bölüm siz düşünün.nasıl yane?diorsunuz kendinizce.ışınlansın kardeşim ne o koşmalar.alın alına werip bağrışmalarına bişi diemiorum bile.ama en can alıcı nokta baş karakteri yapım ekibi aralarında para toplayıp bi vatikana yollamamış.tabe orası vatikansa yane direk görüntüyü almışlar ve üstüne adamı yapıştırmışlar.bu nedir ya?film çekiosunuz nie kısıosunuz bütçeyi. sonuçta iyiydi de ilkinden iyi de değildi...izleyin ama :)
0
12,510
konusu cesareti itibari ile taktire şayan bir yapım mahir çayan ve arkadaşlarını ise çok yavan pejoratif bir dille anlatmış üstelik malesef ki filmin bir çok noktası klişelerle dolu ama yine de cesur bir deneme üstelik ülkemizde acı bir gerçek olan doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar deyimi malesef bu film içinde uygulandu sadece bu cesareti için bile bu filme vakit ayırın derim
1
12,511
Film izlerken ne istiyorsunuz? Ben bu filmden isteyebileceğim her şeyi aldım. Komedi, macera, aksiyon, görsel keyif, çok eğlenceli oyunculuklar, bol bol cameo, klişeleri uzmanca kullanma. İsteyen istediği kadar kötüleyebilir, 2016 da izlediğim en iyi filmler arasında sayacağımdan şüpheniz olmasın.
1
12,512
Filmin çıkış noktası bir dönemin faili meçhullerinde evladını yitirmiş bir babanın çalkantılı yaşamını konu ediyor. Burada Ercan Kesal'ın bu rol için biçilmiş kaftan olduğunu belirtmekte fayda var. Kadro ve senaryo derinliği yok fakat sessiz sedasızda olsa derdini anlatmayı başarabilen bir kurgu var. Ödüllü filmlerimizden birisi fakat sadece Moda Sahnesinde oynaması sektörün durumunu gözler önüne seriyor. 7 aralık gününe kadar Moda Sahnesinin sevimli salonunda izleyebilirsiniz.
0
12,513
Filmi izledim ve neden bu kadar kötü elestiri yaptıgınızı anlamıs degilim.Gerek görüntü ve ses kalitesiyle gerekse oyuncularıyla Peri Tozu gayet başarılı bir film.içinde vurdu kırdı bulunmayan yegane filmlerden biri oldugu için filmde emegi gecen herkesi tebrik ederim.
1
12,514
filmi izlemeden önce buraya bakan bir arkadaş varsa tavsiyem izlememesidir.film bittikten sonra ee başka demek geldi içimden.tv dizileri bile bundan daha duygusal bence.zaman kaybı.
0
12,515
Artık bizimde böyle romantik/dram dalında filmler yapabildiğimizi görmek gerçeketn müthiş bişi.Başta ipek olmak üzere tüm oyuncular gerçekten yırtınmış.Kesinlikle izleyin eminim tebessüm edecek ve gözleriniz dolacaktır...
1
12,516
Bu filme kötü demek hatta hatta buna film bile demek sinema sanatına büyük bir hakarettir.Peri Tozu o kadar basit,sıradan,uyduruk ve gereksiz bir film ki seyrederken vah Türkiye Sineması vah diye diye söylenmeden edemiyor insan.Böyle bir film neden yapılmış,nasıl bir mantalite böyle ucuz bir konsepti kaale alıp hadi çekelim demiş anlayamıyorum.Buradan yapımcılara sesleniyorum lütfen film olsunda ne olursa olsun demeyin,adam gibi projeleri kovalayın,sinema sanatından anlayan insanları bu saçma filmleri seyrederken 'bu ne böyle ya' dedirttmeyin...
0
12,517
Sinema bütçe işidir. Hani Türk filmlerinde şahane efektler falan beklemek hayalcilik olur ama bir filmde senaryoda yoksa işte o zaman kötü. Peri Tozu kesinlikle sinema filmi diyemeyeceğim yapımlardan. Bence bu filmi izleyeceğinize başka bir film izleyin.
0
12,518
bu filmlerin isimlerini türkçeye kim çeviriyor..çok komik..orjinal adı filmle çook alakalı ve hatta konuyla bütünleşik bir filme sen gel mutluluğun peşide de..ayrıca filmde mutluluk peşinde koşan birisi yok maalesef bari tutsaymış. naçizane tavsiyem filmi izlerken benim gibi orjinal adını benimseyerek izleyin,güzel.. filmin afişide en iyi afişler arasında yerini almış zaten..
0
12,519
Filmin hikayesi çok güzel olsada malesef film bayağı kötü. Oyunculuklar vasat yönetmen çok vasat, kostümler dünyayı kurtaran adam filmi kadar basit, oyuncak kuklalardan canavarlar vs. vs.vs. 3 yıldız vermemin sebebi ise emeğe saygı artı bi sürü mekanda çekilmiş yani uğraşmış adamlar ama ancak bukadar yapabilmişler. Bundan böyle kara murat filmlerini ve turist ömer uzayda filmlerini küçümsemeyelim lütfen beterin beteri var...
0
12,520
Bok gibi. Çok komik. Anaaa ben çok korktum! Gaçınnn deee! Tüh be böyle bir filme! Yuhh!
0
12,521
'Nefesim Kesilene Kadar', fabrikada çalışan kadınların hayatını ‘Serap’ karakteri üzerinden mercek altına alıyor. Kadın sorunu üzerine işlenmiş yüzlerce film olsa da bu filmdeki kadın karakter, diğer rollerin tersine ‘ağlamıyor’ ‘kendini acındırmıyor’. Biraz ürkek, ama sistem ve cinsiyetçi baskıya rağmen ayakta kalmaya çalışan, çatık kaşlarıyla adeta her şeye meydan okuyan bir karakterle karsı karsıya kalıyoruz. Film akıllara 'Zerre' filmindeki Zeynep karakterini getirir. Zerre de de Zeynep’in zor bela bulduğu fabrikadaki işinden atıldıktan sonra geriye kalan hayatını konu alır. Serap ve Zeynep’in buluştukları ortak nokta, ayakta ve hayatta kalma mücadeleleri sırasında, toplumsal ve cinsiyetçi baskılara karsı verdikleri savaştır. Filmlerde ve özellikle dizilerde sıkça işlenen (dayatılan), çeşitli kodlarla zihinlere işlenen kadın rollerinin tersine Serap ve Zeynep, kendilerine dayatılanı reddeder… Hem hemcinslerine hem de karsı cinslerine karşı verdiği mücadele işlenir. Zeynep de erkek egemen sistemle baş etmeye çalışırken, rolünü kabullenmiş hemcinsi tarafından itelenir. Tüm bunların yanında iki filmde de bitiş aynıdır. Ve son, yine bu karakterlerde odaklanır. İki kadın karakter de hikayenin sonlarına doğru, artık çıkış yolu bulamaz ve bir nevi yenik düşerler. Yönetmenler ‘bireysel mücadeleyi’ işler. Tabi bu son da kaçınılmaz olur.
0
12,522
Bu yılki Oscar ödüllerinde En İyi Yabancı Film ödülünü A Fantastic Woman kazandı. Şahsen, adaylar arasında The Square veya Loveless'ın kazanmasını daha fazla istesem de, A Fantastic Woman'ın oldukça iyi ve farklı bir film olduğunu da inkar edemem. Bu film, erkek arkadaşını kaybeden bir trans kadının bu olaydan sonra sevgilisinin ailesinden gördüğü dışlamayı ve topluma ayak uydurmaya çalışmasını anlatıyor kısaca. Trans bir karakteri canlandırmak için filmde gerçekten de trans bir oyuncunun başrol oynuyor oluşu, A Fantastic Woman'ı daha çarpıcı bir hale getirmiş. Daniela Vega'nın bu filmdeki cesur performansı gerçekten de görülmeyi hak ediyor. Ayrıca Sebastian Lelio'nun yönetmenliği de çok başarılıydı ve rengarenk sinematografi ise göz kamaştırıyordu. Şahsen, filmde geçen bazı metaforların seyircinin gözüne biraz fazla sokulması ve hikayenin bazen bilindik durumlar üzerinden ilerlemesi sonucu zayıflatsa da, genel anlamda film amacına ulaşmayı başarıyor. Eşsiz bir bakış açısından hikayesini anlatan A Fantastic Woman, kusursuz olmasa da, kesinlikle görülmeye değer. Puanım: 7.3/10
0
12,523
Açıkçası ben çok eğlendim. Önceki Jackass filmlerinde de ara sıra gördüğümüz ve skeçlerine şahit olduğumuz, Knoxville'in saatler süren başarılı makyaj çalışması sonucunda dönüştüğü "Irving Dede" karakteri, bu sefer başrolde. Knoxville yine çok keyifli, yanına aldığı Billy ise bazen gerçekten ondan rol çalıyor. Tam da bu film ve bu rol için biçilmiş kaftan küçük çocuk. Eğlenmek isteyenler ve önceden Jackass kültürü olanlar, Johnny Knoxville ve Jeff Tremaine isimlerini tanıyanlar tercih edebilir rahatlıkla. Ancak olaylardan pek haberdar olmayan ve farklı bir komedi anlayışına sahip bir seyirci, filmin ardından olumsuz yorumlarda bulunabilir. Birbirinden başarılı sahnelerin yer aldığı, hiç sıkmadan ilerleyen bir 1.5 saat.
1
12,524
Hiç bir ön araştırma yapmadan rastgele izlediğim film . İlk 15 dk iyidi, merak uyandırıcı idi. Sonradan standart romantik komediliğe bağladı. 7/10 hakeder (695)
0
12,525
Hayal kırıklığı yaşadım... Benim düşünceme göre 5 üzerinden 1 anca verilir. Bu gerilim filmi olmaya layık değil
0
12,526
Bu kadar berbat bi korku filmi ömrü hayatımda görmedim.Artık salondakilerle izlemeyi bırakıp filmle dalga geçmeye başladık bi yerden sonra.Tamamiyle PARA KAYBI
0
12,527
hakkaten nasıl bir film olacak acaba? resmen kendini oynuyor gibi duruyor. tabi birçok yıldız unutuluyor ve bazen böyle sorumsuz laylaylom hayatlarından sonra sıkıntılar yaşıyorlar. sanırım o tarz bir film ama vandam gereksiz film yapmaz diye düşünüyorum. rambo ve rakinin son filmleri gibi olursa kanımca hiç izlenmez.
0
12,528
hayatımda gördüğüm en muhteşem film zaten van damme başlı başına bir muhteşem seni seviyorum ı love you van damme sen çok yaşa aşkım
1
12,529
Burada yorum yapan arkadaşlar neye göre yorum yapıyor anlamış değilim ya hayatlarında hiç van damme film izlememişler yada sadece televizyonda film izlemişler,çok samimi söylüyorum bu kadar kötü bir van damme filmi olamazdı,filmide orjinal hiç birşey yok ne aksiyon ne oyunculuk bomboş film ya nerde o eski van damme filmleri...............
1
12,530
Klasik vurdulu kırdılı van damme filmleriyle hiç alakası olmayan , vay aslında jcvd'ın da ruhu , kalbi varmış , oda üzülüyor , oda yeri geldiğinde hayatta zorlanıyormuş , paraya muhtaç olduğu anlar olabiliyormuş dedirten film. Alışmışız pat küt bam güm dövmesine . İnsan garipsiyor. 5/10 hakeder . (713)
0
12,531
Suç/lu.. oyuncular ve konuyu görünce çok muhtesem bir algı yaratmıyor değil.. ama film basladigindan itibaren,nasil yani? ..demekten kendimi alamadim..populer kültürün "başrol " oyuncuları nasil olurda figüran gibi kendilerini harcattiklari konu ilerledikce farkina varabiliyorsunuz..film sirf kevin costner üzerine kurulmus..olan bizim figüran (başrol) oyunculara oluyor..
0
12,532
İsrail'in bu yılki Oscar adayı olan Foxtrot'u geçtiğimiz hafta Başka Sinema'nın düzenlemiş olduğu "Oscar'ın Yabancıları" özel film gösteriminde izleme fırsatı buldum. Ve eğer filmi özetleyecek olursam, Foxtrot kendi içerisinde 30'ar dakikalık üç tane bölüme ayrılıyor: Bu bölümlerden ilkinde bir anne ile babanın asker olan çocuklarının ölüm haberini aldıktan sonra gösterdikleri tepkiyi, ikinci bölümdeyse bu çocuğun görev alanında yaşadıklarını, son bölümde de anne ile babanın hayata nasıl devam etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Öncelikle bu filmin bir İsrail yapımı olduğunu göz önünde bulundurursak Foxtrot, son derecede cesur ve güçlü bir sese sahip bir yapım. Gerek savaşın gerçek yüzü veya kadın ile ailenin toplumdaki yeri olsun, Foxtrot anlatmak istediğini hiç çekinmeden gösteren bir film. Bu konuda filmin yönetmeni ve senaristi olan Samuel Maoz'un görüşüne hayran kaldım. Film sizi daha ilk dakikasından itibaren etkilemeye başlıyor ve bütün süresi boyunca ekrana kenetlenmiş bir şekilde bakıyorsunuz. Samuel Maoz, filminin büyük bir kısmını "Tanrısal bakış açısı" şekliyle ana karakterlerin tepesinden çekmeyi tercih etmiş. Bu da seyirciye yaşanan olayları ve karakterlerin iç dünyasını çok daha iyi yansıtmasını sağlamış. Ayrıca filmin senaryosuna da ayrı bir parantez açmak istiyorum. Zaman zaman nelerin yaşanacağını rahatça tahmin edebileceğiniz bölümler olsa da, genel anlamda Foxtrot şaşırtıcı sürprizlerle ve yaşanan durumla bağlantılı ufak göndermelerle dolu. Senaryoda gözünüzden kaçabilecek bir sürü detay var. Bütün bunlar da Foxtrot'u türünün benzer filmlerinden bir tık yukarıda tutuyor. Filmin en iyi bölümlerinden birisi de performanslardı. Filmdeki anne ile babayı canlandıran Sarah Adler ile Lior Ashkenazi, burada resmen döktürmüş. Sırf oyuncuların bakışları bile seyirciye anlatılmak istenen duyguyu yaşatıyordu. Bunların dışında eğer sorunlarıma gelecek olursak; ağır ilerleyen tempo filmin sonlarına doğru gittikçe göze batan bir etmen haline gelmiş. Bu yüzden senaryodaki bilindik noktalar sonlara doğru daha da fark edilebilir bir hal alıyor. Bu yüzden filmin en sonunda yapılan ufak ters köşe beni o kadar da etkilemedi. Filmin ilk iki bölümünü ilgiyle izlemiş olsam da, son 30 dakikanın süresi rahatça 15 dakikaya düşürülebilirdi. Bu kısımdaki ana iki oyuncunun harika performanslarına rağmen filmin finalini çok da tatmin edici bulmadım ayrıca. Kısacası Foxtrot, sonlara doğru temponun yavaşlamasından senaryosu büyük ölçüde etkilemiş ve karamsar tonu yüzünden bir daha izleyebileceğim bir film değildi. Yine de bütün bunlara rağmen, filmi oldukça takdir ettim. Ayrıca performanslar harikaydı, senaryonun değindiği noktalar cesurcaydı ve yönetmenliği ustacaydı. Sade ama etkili bir yabancı film arayanlar mutlaka Foxtrot'a bir göz atmalı. İyi seyirler. FİLMİN İYİ YANLARI: + Harika, dört dörtlük performanslar. + Samuel Maoz'un detaylarla dolu yönetmenliği. + Cesur ve güçlü noktalara parmak basan bir senaryo. FİLMİN KÖTÜ YANLARI: - Ağır temponun son 30 dakikada dikkat dağıtıcı bir hal alması. - Senaryonun bazı tahmin edilebilir yanları. TOPLAM PUAN: 7/10
0
12,533
Tek söyleyebileceğim, keşke
0
12,534
Türe farklı bir boyut, yenilikçi bir fikir katmayı başarmış. Kendisini rahat izletiyor. Övülebilecek kısımları olduğu gibi "gereksiz" görünen sahneleri de var. Ama özellikle finale doğru yaşanan o "karmaşa", izleyen seyircilerin hafızasından bir süre çıkmayacaktır, burası kesin. Genel olarak baktığımızda, ortalama bir deneyim.
0
12,535
İzlemeyen bir şey kaybetmez... İzleyen de çok memnun kalmaz ... /*/
0
12,536
Hayatımda gördüğüm en iğrenç film.Haram olsun size verdiğim para.Tamamiyle para tuzağı izleyen kesinlikle pişman olur demedi demeyin.Paranıza yazık.Filmin hiçbir korkunç yanı da yok.Filmden çok açık bir şekilde belli oluyor ki yönetmeni,senaristi,oyuncuları,kameramanları amatör.2 ağaç bulmuşlar oraya gidip film çekmişler.Bu filmin berbat oğlu berbat olduğunu yazmak boynumun borcudur.
0
12,537
Mukemmel ..uzun suredir bu kadar gulmedim hicbir komedi filmine ..Kesinlikle gidin .Caglar Corumlu ve ekibini tebrik ederim.😄😄😄
1
12,538
berbat bir film senaryo çok sığ ve basit üstüne yorum dahi yazılamayacak kadar kötü bu kadar kötü senaryoyla oyunculuklar oscarlık performans dahi olsa filmi kurtarmaya yetmiyor ki oyunculuklar da senaryo kadar bassit ve yapmacık kalmış malesef
0
12,539
Vizoyona Gireceği Günü Sabırsızlıkla Bekliyordum.26 Mayıs 2017'de gittim.Hayatımda Gittiğim En İyi Animasyon Filmiydi...
1
12,540
Harika bir film. Bazen kahkahalarla, bazen de gözleriniz dolarak izliyorsunuz. Barbra Streisanda bir kez daha hayran kaldım, müthiş bir oyunculuk çıkarmış.
1
12,541
Çok güzel bir film. Romantizm, komedi, aşk... DVD sini arıyorum umarım bulurum.
1
12,542
Ağır bir film olduğu malum..Her kesimin izlemekten zevk almayacağı da malum.Oyunculuklar,konu dahilinde kötü olmayan bir film ancak bittikten sonra pek etki bırakmıyor.
1
12,543
Crashin de yönetmeni olan Haggisin son filmini az önce izledim. Aslında izlemeye başladığımda bilmiyordum bu ayrıntıyı, bilsem belki beklentilerim farklı olabilirdi, objektif olamayabilirdim...Birşeyi açıklığa kavuşturmak lazım bence filmle ilgili; bazı alt hikayelere deyiniliyor olsa da esasen bir cinayet filmi bence. Tabi Amerikanın Irakı işgali ve buraya demokrasi götürme iddiası gibi sağlam anlatılmış alt hikayeler de mevcut elbette filmde...Filmin bir cinayet öyküsü anlattığını, bazı alt hikayeler barındırdığını söyledim ama, kesinlikle filmi küçümsemek değildi amacım. Bilakis, anlattığı hikaye oldukça başarılı bir şekilde kurgulanmış. Üstelik Tommy Lee Jonesin muhteşem oyunculuğu ve ona eşlik eden Charlize Theronu izlemek apayrı bir keyif veriyor. Gerçekten de ikilinin karşılıklı oyunculukları filmi sürükleyen en önemli faktör bana kalırsa. Film esasen biraz yavaş bir tempoda ilerliyor ama Jones ve Theron, sadece bu ikisi değil elbette,bir de sağlam kurgu filmi rahatlıkla izlenir kılıyor...Amerikanın Irak olayına, Iraktaki insanlık dışı Amerikan uygulamalarına vb. konulara özellikle deyinmedim, zira sağır sultan bile biliyor artık bunları. Ama bunların tarafsız anlatılmaya çalışılması şüphesiz takdire şayan...İzlemeyen arkadaşlar için, ağır temposuna rağmen iyi bir seçim olacak kanaatindeyim Tanrının Vadisindenin...
0
12,544
İlk başlarda ağır bir tempoda ilerleyen film daha sonra muhteşem oyunculuklarla bir anda hareket kazanıyor.her filmde kendini farklı bir kılığa sokan charlize theron çok başarılı..filmin sonu ise amerikanın kendini eleştirmesi adına çok anlamlı gerçekten..sabun köpüğü komedilerden ve abuk sabuk zombili korku filmlerinden sıkıldıysanız gerçek bir dram ve film izlemek istiyorsanız mutlaka seyredin..
1
12,545
Bu filmde Tommy Lee Jones,Charlize Theron, Susan Sarandon gibi sağlam oyuncular olmasına rağmen çok vasat bir filmdi yani oyuncular filmi kurtaranlar olmuş. Filmde sanki birşeyler eksik tam otumamış havada kalıyor zaten genelde ağır gidiyor konu. Film çok değişik geldi yani bana göre daha iyi olabilirdi.
0
12,546
amerikalılar bence bu filmi baştan sona izlemeli. ve tüm dünyaya yaptığı kötülükleri herkesin bildiğini artık anlamalılar.
1
12,547
Katilin içinde bulunduğu psikoloji çok iyi yansıtılmış . 'Dış ses' olayının en başarılı örneklerinden kuşkusuz :) . Başarılı bir seri katil-dramı . Her şey bi kenara , farklı bir film :) . 10/7 .
0
12,548
judi dench'in oyunculugu her zamanki gibi tartisma goturmeyecek kadar iyi ama filmin temposu ilgiyi uyanık tutmaya yetmemis bence.Bir süre sonra film monotun bir hal alıyor.Izlenebilir bir film ama kacirmak da cok buyuk bir kayıp olmaz gibi..
0
12,549
Ha bu arada yorumları okudumda...filmde hakkaten bi soğukluk var nedenini bilmediğim...yinede çok güzeeelll....
1
12,550
Klasik kalabalığa karşı atılan bu nutuk sahnesi kendi içinde güzel olsa da filmin geneline bakınca inandırıcılıktan uzak kaçıyor. 2. Filmin anti militarist havasını Nazilerin 2. Dünya Savaşındaki eylemleri üzerine kurması ise zulme karşı durmamak gibi bir hava oluşturuyor. Savaşı olumlamasa bile daha dik bir duruş gosterebilirdi. Son olarak oyunculukları iyi, ancak yaptığı işe inancı düşük bir film. (Benim Karım Artist filminden araklanan "herkes soyunsun" sahnesi de orijnalinde olduğu kadar komik durmuyor maalesef)
1
12,551
sonlarına doğru abartılı bir şekilde ilerlese de izlenebilir. 7/10
0
12,552
eğer,rezil bir gün ve lanet olası dünler yaşıyorsanız,kesınlıkle sizin için bu film..azcık ağlayın ve kendinizi hüznün buhranına bırakın..o sizi kucaklayacaktır,ve asla unutmayın..tanrının kimin tanrısı olduğunun hiç bir önemi yoktur,bazen mucizeler için olsa yaşamak,yaşamı anlamlı kılar.sevgi ise,insanda başlar ve onda biter;doğa sevgisi yada hayvan ya da ben sevgisinin 2 çıkışı vardır;ya çok sevilmişsindir ve yansıtıyorsundur ya da hiç sevilmemışsindir arıyorsundur.öykünün kahramanının ki ikinci seçenekti. ya senin ki?
0
12,553
Bosna Savaşı'nda olup bitenleri, seyircinin gözüne sokmadan, duygu sömürüsüne kaçmadan, mizah yönünü ön plana çıkararak anlatan ama büyük beklentiye girmeden izlenebilecek alternatif bir film. İnsani Yardım Çalışanları, bölgede silahlı çatışmalar devam ederken, su kuyusunu kirletmesi için kuyuya atılan bir cesedi çıkarmaya çalışırlar. Gayet basit gözüken bu görev, bürokrasinin her şeyi kördüğüme çevirme yeteneği ile tam bir kördüğüme dönüşür. Bu kördüğümün nasıl çözüleceğini beklerken, savaşın manasızlığını, bürokrasinin işleri nasıl çıkmaza soktuğunu, savaşın acı tarafını görüyoruz. Oyunculuklar ise gayet başarılı. Bu kadar olumsuzluk içinde hiç kaybetmedikleri mizah duygularını, başarılı bir şekilde filme aktarıyorlar.
0
12,554
Güzel bir hafta sonu filmi...Fazla beklenti içine girilmeden seyredilirse beğenilebilir...
0
12,555
Daha ilk 10 dakikada suçlu belli oldu :):)
0
12,556
Her şeyden önce farklı bir senaryo ve kendine has tarzı olan bir film. Başrolde ise Elisha Cuthbert gibi güzel ve yetenekli bir oyuncu var. Ama tüm bu etkenlere rağmen film çok daha merak uyandırıcı ve etkileyici olabilirdi. İzlenebilecek kalitede ama kaçırılmaz değil. 6/10
0
12,557
grangé'e bayılıyorum. kitabı daha önce okumuştum. filmin güzel olacağı her halinden belli. zaten jean reno nun oynadığı hangi film güzel değilki.
1
12,558
Film tam bir zaman kaybı. Türk ve İslam düşmanlığı ile dolu. Türkiye kanunsuz, egzotik ve aşırı İslamcı ögelerin birbirine karıştığı bir ülke olarak gösterilmiş. Filmin sonunda, Türk erkekleri tarafından istismar edilen masum Türk kızının kahraman Fransız erkeği tarafından kurtarılması sonucu, film yapımcılarının hangi siyaset ve dünya görüşünden olduğu rahatça anlaşılıyor.
0
12,559
Daha az önce çıktım salondan. Bizim burada ilk günü olması nedeni ile baya bir yoğunluğu vardı... Ama şunu söyleyebilirim, bu filmi fransızlar değil de başka bir toplum çekse imiş daha da güsel olurmuş, çünkü içlerinden usta bir tek Jean RENO vardı ve diğerleri sanki filmin ağırlığı altında ezilmiş gibi geldi... Ama yine de güzeldi... Bir dipnotta kitabıyla ilgili, bir kaç yeri dışında hiç dışına çıkmamışlar. Bu da benim tezimi daha da iyi savunuyor. Artık sinemalarda çok çok iyi senaryolar göremiyoruz... Umarım yanılacağım bir film çıkar şu günlerde. gerçi bekliyorum ya... Neyse...Sağlıcakla kalın...
1
12,560
gayet güzel bir filmdi.kitabı okumadım o yüzden pek bi şey söyleyemicem kitapla arasındaki fark var mı yok mu diye. film gitmeye gerçekten değer..
0
12,561
Artık J.C.Grange in filmlerinde Jean Reno'yu görmekten gına geldi.Zaten Kızıl Nehirlerden sonra daha iyisinin çekilemeyeceği anlaşılmıştı.(J.C.Grange için)Asla kitabı gibi olmuyor.Bence bu beklentiyle gidin filme.
0
12,562
Grange’in tüm romanları içerisinde en beğendiğim romanıydı.Akıp gidiyorsunuz romanda.Konu ve kurgu mükemmelleşmiş adeta.Yalnız bir film bu kadar mı kötü aktarılır anlamıyorum.Filmdeki karakterlerle kitaptaki karakterlerin alakası yok.Olayların bağlantısı yok.Kitaptaki konudan ve kurgudan tamamen uzaklaşılmış.Ayrıca iyi kötü ayrımından da öte neredeyse insanlarımızı aşağılayacak bir olgu var.Kitabını okuyanlar bilir.Konu aslında eski dönem Türk milliyetçileri ile ilgilidir ve kitaba konu olan kişi son derece zengin ve İstanbul’da yaşayan bir Türk mafya babasıdır-ve zaten yapılanma da bu zenginlik üstüne kuruludur.-Allahın dağında yaşayan ve tüm köyü terörist olan bir insan değil.Kaldı ki film çekilirken yazar buradaydı.Nasıl bu kadar değişimine izin verir kitabının onu da anlayamadım.Kısacası iğrendim.Bir de Kınay’ın ne işi var o filmde.Onunla ilgili en ufak bir dialog yok ki kitapta.Yanı sonradan monte edildiği alenen belli oluyor...
0
12,563
Mükemmel bir film 👍👍👌 çok beğendim 5 kez izleyebilirim çok zevkliydi 👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👌👌👌
1
12,564
Eski michael douglas'in oynadigi GAME filminin remake olmus versiyonu ama bunda komedi ogeleri var. Izle ve unut 2 saatlik eglencelik film. Polis rolunu oynayan sanatcinin vasatin ustune cikan oyunculugu haric filmin hatirlanabilecek bir ozelligi yok. Bircok esprilerle filmi tutmaya calismislar ama guldurucu ogeleri fazla yok. Isiniz yoksa izlenebilir
0
12,565
“Birazdan izleyeceğiniz öykü gerçek, bildiğim kadarıyla...” Geçmişimizde hatırladığımız her anı, onu her anımsadığımızda, az da olsa değişir. O anda yaşanmış olan duygular bu değişimi etkiler. Özellikle çocukluğumuzdaki yaşanan olay bizi korkutmuş ve çaresiz bırakmışsa... Çocukluk dönemimizde genellikle savaşacak veya kaçacak durumda olmayız. Bu durumda doğal olan üçüncü bir tepki veririz; donarız. Beyin mantık merkezini kapatır ve yaşananların bir kısmını sağlam bir kasaya kapatır ve biri ona yaklaştığında alarm zilleri çalar; bizi tetikleyen ve çoğu zaman anlam veremediğimiz durumlar işte böyle oluşur. Özellikle çocukken yaşanan tacizler bilinenden çok daha fazladır. Bir çok durumdan ya olay hiç açığa çıkmaz ya da çocuğa kimse inanmaz. Bizi rahatsız eden kişi bize yakın biriyse olay daha karmaşık hale gelir. Sevgi ile olan olaylar birbirine karışır. The Tale isimli filmin kahramanı Jennifer, cinsel istismara uğrayan insanların belgeselini çekerken, kendi hayatını da sorgulamaya başlar. Yaşadığı olayı hatırlamaya çalışırken, o yaşta kalmış içindeki çocukla yüzleşmeye başlar. O çocuk anne ve babasından görmediği ilgiliyi yetişkin bir adamdan görür. Artık araştırmaları ona gösterir ki, yanlış olsa da çocuk olarak cinsellik hoşa gidebilir ve bu zevk büyük bir suçluluk duygusu yaratabilir. Sevgi arayışının yanında cinsellik de eklenince, durum zor da olsa, duyulan olumlu duygular çocuk için çok ağır yükler oluşturur. Genellikle de taciz eden kişi yakınımızsa veya çocuğa sevgi gösteriyorsa... Sevgi taciz ile özdeşleşmeye başlar ve ileriki yaşlarda cinsel anlamda umursamaz hale gelebilir. Jennifer da hayatında hiç bir erkeğe bağlanamazken, yabancılarla, evlilerle ve neredeyse önüne gelen herkesle beraber olarak bilinçaltı dinamiğinin etkisinden kurtulamaz. Yazının tamamı TuvaletKagidinaNotlar.Blogspot.com da...
1
12,566
gerçek bir freddy fanatiği olarak(her bölümü belki 50 kere izledim ve ezberledim,evimde boy boy posterleri var...)genel olarak yanlış olan düşünce bana göre,serinin en iyi filmi 1.değil üçüncü filmdir.ayrıca 4.film bu bölümden sonraki en iyi bölümdür,belki sonra 1.bölüm gelir...2 ve 5.bölümler kesin olarak en zayıf halkadırlar(özellikle 2.bölüm)remake hakkında yorumuma gelince robert englund=freddy...artık gerisini siz anlayın...
0
12,567
Vampirler gibi,yaşayan ölüler gibi suyu çıkarılan ve seriye çevrilen filmler kervanının bir üyesi olan Elm sokağı da sanırım daha uzunca bir süre izlenmeye devam edecek.Keşke zamanında yapılmış insanları sinemalarda kuyruklarda bekletmiş yapımların yeni versiyonları yapılsa..
0
12,568
Geçek Freddy oynasaymış daha güzel olurmuş yinede güzel bir film olmuş izlenebilir etkileyeci sahneleri var
0
12,569
Film bekledımden cok daha iyi cıktı basta yorumlar kotu gibiydi ama filmi izleyince insanlarin yine bilincsizce filmden anlamadan yorum yaptını gordum butun freddy serilerini izlemis biri olarak beni gercekten tatmin etti bu senenin bence en iyi korku filmlerinden gitmenizi tavsiye ediyorum .. 10/9
1
12,570
basit işlenmiş olmasına rağmen bir freddy filmi her zamn izlenebilir :)one two freddy s coming for you three four better lock your door..
0
12,571
bunun çekilmesi için biraz erken deilmi daha çocuk bu belgeselinin yaplması için erken ama ticari amaç tabii
0
12,572
Resmen zaman kaybı bu film nasıl ödül almış hayret ettim
0
12,573
Warner Bros.'un geçen yılki romantik bir kitabın filme uyarlanmasının son örneği Me Before You'dan sonra bu sefer de Everything, Everything ile karşı karşıyayız. Bu filme bir şans vermek istedim çünkü geçen yıl Me Before You'nun fragmanından nefret etmiştim. Intouchables'ın gereksiz bir romantik versiyonu gibi gelmişti. Ama filmin kendisi gayet başarılıydı. Romantizm konusu iyi işlenmişti ve başroldeki oyuncular çok doğaldı. Tıpkı bu filmin de fragmanını kötü bulduğum için yine de bir şans vermek istedim. Konu şöyle: "17 yaşındaki Madeline, nadir görülen bir hastalığa sahiptir. Eğer dışarı çıkarsa, dışarıda bulunan hava onun kan hücrelerini yok edeceği için Madeline, hayatı boyunca evinde yaşıyordur. Bir gün komşu olarak yeni bir aile taşınır ve bu ailedeki Olly, Madeline'e aşık olur. Sonra da birlikte sınırları kaldırmaya çalışırlar, evden kaçarlar fakat Madeline'ın başına bir şeyler gelir (bu spoiler değil, filmin bütün bunları fragmanında göstermesi gerçekten de çok garip)." Olayı anladınız işte, bilindik romantik/gençlik filmi. Öncelikle bu filmin iyi yanlarına değineyim. Ana fikir oldukça ilgi çekici ve film de bu fikri bazı sahnelerde iyi kullanmış. Filmde ara sıra ilgimi çeken sahneler oldu. Bunun dışında müzik seçimleri hoştu ve manzaralar güzeldi. Eğer bu filmin kitabını okuduysanız veya bu tarz gençlik filmlerinden hoşlanıyorsanız, bu filmden büyük bir gülümseme ile ayrılacaksınız. Ama ben şahsen bu filmi her yönüyle yetersiz buldum. Oyunculuklar kötü değildi, herkes kesinlikle çabalıyordu ama kimsenin performansını samimi veya en ufak derecede gerçekçi bulmadım. Me Before You veya The Fault In Our Stars filmlerindeki romantizmi ve samimiyetten bu filmde eser yoktu. Bu filmdeki herkes, gerçekten de bir filmde oynuyormuş gibi hissettiriyor. Ayrıca filmde romantizm ile ilgili her şey çok zorlamaydı. Film Madeline'in yaşadıklarına 5-10 dakika odaklandıktan sonra acilen araya romantizm atmaya çalışıyor. Bu arada filmin finalini de çok saçma buldum. Spoiler vermemeye çalışacağım ama film, ana karakter hakkında bir şey yapıyor ve siz de "bunu neden en başından yapmadılar ki?" diyorsunuz. Kızın ailesi zengin sonuçta. Aslında aklıma söyleyecek başka bir şey daha gelmiyor çünkü Everything, Everything her haliyle klişe ve inandırıcılıktan uzak bir film. Karakterler arasında samimiyet yok, bütün romantizm aşırı saçma hissettiriyor, filmin finali çok mantıksız ve genel anlamda bu film her haliyle sınıfta kalıyor. Eğer bu tarz filmleri seviyorsanız, bu filmi de sevebilirsiniz çünkü ortaya çıkan iş rezalet değil, sadece büyük bir vakit kaybı. FİLMİN İYİ YANLARI: + İlginç fikirler. + Manzaralar ve müzikler. FİLMİN KÖTÜ YANLARI: - Saçma finali. - Romantizm hakkındaki her şey. - Seyirciye yeni bir şey sunmaması. - Gereğinden fazla uzun süresi. TOPLAM PUAN: 4/10
0
12,574
güzel bir film.. ama ben bu tarz filmlerin ters köşe yapanlarını daha çok beğeniyorum.. filmin sonunda beni şaşırtmasını bekledim hep, ama olmadı.. klişe bir film ve klişe bir finaldi.. her şeye rağmen yine de çok kötü değildi, izlenebilir bir film..
0
12,575
Hikayenin içi boş,kurgudaki hatalardan bahsetmeye bile gerek yok resmen yerlerde.Kötü adamlar basit ve etkisiz,''organizasyona bak,bir de adamlara bak'' demeden edemiyorsun.Aksiyon minumum düzeyde,kadın karakter de oldukça sıradan.Sırf isminden yararlanmak için Bruce Willis'e rol verilmiş,olsa da olur olmasa da bir karakter.Ayrıca İspanya'nın medeniyetten uzak ve vizyonsuz gösterildiğini düşünüyorum;''Amerika dışında kişisel haklar,güvenlik ve özgürlük ihlal ediliyor'' fikrini empoze etmeye çalışan yapımcı ve yönetmenlerin her zamanki işleri...4/10
0
12,576
Buradaki pozitif yorumları okuduktan sonra gitmeye karar verdim. Kötü bir film. Sıkıcı. İkinci yarı bir kıpırdanma olur mu, final de değişir mi, geldiğime değer mi? diye bekledim durdum ama baştan sona hiç bir şey yok. 4/10
0
12,577
Oyunculuklar ve yönetmenlik yerli yerinde aslında,hatta üst düzey hepsi.Ama seyirciyi meraklandırdığı final yeteri kadar etkileyici değil.Filmin sonunda ''dağ fare doğurdu'' durumu var kısaca.Biraz da acele edilmiş gibi sona erdirmek için.Daha çok bağımsız film izleyicilerinin hoşuna gidecektir.
0
12,578
bu film müzikleri, oyunculuklar, 20. yüzyılın başı amerikan kasabası atmosferi ve robert duvall'in sevimliliği için izlenmeli. özellikle filmlerde sürpriz görmekten bıkmış 21. yüzyıl sinema izleyicisi için sürpriz barındırırmış gibi görünen ama hiç de büyük bir sürpriz olmayan finaliyle dinlenmek isteyen yorgun ruhlar için birebir. aaron schneider'in yonettigi 2009 yapimi filmde robert duvall ve bill murray basrolleri paylasiyor. olmeden bir cenaze toreni partisi isteyen yasli ve deli gorunumlu adamin gizemli ve anladigim kadariyla biraz komik hikayesini izleyecegiz. yani umarim izleyecegiz, zira amerika dahil diger ulkelerde genel dagitima cikmamis film. festival festival gezmişti..
0
12,579
Hoş demekle yetinebileceğim bir film olmuş. Robert Duvall çok iyiydi, Bill Murray i de izlemek zevkliydi zira Sissy Spacek içinde aynısı geçerli olsa da orta karar bir film olmuş. 6.5 tan 7/10
0
12,580
Gerçekten harika bir hikaye bu..çok güzel bir film diyemeyeceğim ama izlenilmeyi hakediyor.Filmin başından beri final sahnesini heyecanla bekliyorsunuz,asıl sorunun cevabı için... Ancak final tatmin edici değil,belki de film bu kadar fazla gizem yarattığı içindir bilemiyorum. Ama oyuncu performansını ve şu köpek mezarlığı sahnesi için görülmeye değer bence.. Şu cümle bile filmi anlatmaya yeter ; İnsanlar bilmedikleri şeylerden çok korktukları için iyi hissetmek adına uydururlar bir şeyleri.. - Ölümden sonraki hayat gibi..Cennet gibi ? 8/10
1
12,581
Arkadaşlar bu filme gitmek tam bir zaman kaybı.filmde ne etkileyici bir sahne var,ne de herhangi birşey.ne sinema da ne evde izlenmez.tamamen zaman kaybı.konuşmalar o kadar sıkıcıydı ki filmden çıkmamak için zorladım kendimi.belki ikinci yarı bisey olur diye bekledim ama nafile.tam bir fiyasko!
0
12,582
Şiirsel ve bol replikli bir yapım. Orjinale sağdık kalınarak yapılmış. Ve biraz fazla ağır ilerliyor film. Shakespeare'in eserinin bir çok uyarlaması var. Ben daha önce hiç birini izlememiştim. Ama sanırım pek benim tarzım değilmiş. Görsel yönden, manzaralar, arka plandaki doğa manzarası, makyajlar filan çok başarılı. Arkadan esen fırtınalar, görsel bazı efektler hoşuma gitti. Marion Cotillard, sevdiğim kadın oyunculardandır. Burada da ortalama bir performans sergilemiş. Michael Fassbender'ın bu yıl izlediğim üçüncü filmi. Performans olarak ben buradakini diğer ikisinden daha çok beğendim. Lakin, Slow West ve Steve Jobs da dahil bu üç filmini de ortalamanın altında buldum. Oyunculuk olarak Fassbender, hepsinde çok iyi ama filmleri pek beğenmedim. Shakespeare seven kişilerinde tam anlamıyla beğeneceğini düşünmüyorum. Biraz ağır ilerleyen bir film. Belki şiirsel işlenen filmleri sevenler daha çok sevecektir. Normalde olması gereken de bu olabilir ama sinemada izlemektense şu eseri bizzat gidip izlemek isterim. İyi seyirler... 5.9/10
0
12,583
güzel bir filme benziyor
0
12,584
bence çok aksiyon dolu bir filmdi seyredirken etkilendim çok başarılı buluyorum zaten john cenanın The Marine adlı filmide çok süperdi.Yapımcılarını ve oyuncularını tebrik ederim. 10/10***
1
12,585
yaş sınırı yanlış acil düzeltir misinizzzzzzzzzsdgsgsdddddddddddddddddddddddddddddddddddddddddddsdddddd
1
12,586
TARANTİNO GİBİ BİR SİNEMA DAHİSİNİN ŞAPKA ÇIKARDIĞI AZ BİLİNEN MUHTEŞEM BİR SİNEMA OLAYI Hiç kuşku yok ki beyazperdenin marjinal yönetmeni Tarantino’nun Büyük Kötü Kurtlar’ı (Big Bad Wolves) “senenin en iyi filmi” ilan etmesi filmin çok daha geniş kitlelerce duyulmasını sağladı. Her sene benzer çıkışlar yapıp adı pek duyulmamış filmleri bu şekilde öne çıkaran Tarantino’nun bu seneki seçimi için pek de haksız olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle içerdiği şiddeti kara mizahla harmanlayan film, tam da Tarantino ve benzer zevklere sahip sinemaseverlerin bayılacağı detaylar içeriyor. 33. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen bir diğer film, Tutsak (Prisoners) ile oldukça benzer bir konuya sahip olan Büyük Kötü Kurtlar, arka arkaya işlenen cinayetler sonrasında, kızı kaçırılan bir baba, davayı üstlenen bir polis ve şüpheli konumundaki Dror arasındaki kovalamacayı konu alıyor. İsrail yapımı film için “toplumsal sorunlardan beslenen bir gerilim” tanımı yerinde olacaktır. Filmin ortaya çıkış öyküsü de bir hayli ilginç. Aharon Keshales bitirme tezi için hocası Navot Papushado’ya bir film çekme teklifinde bulunuyor ve ortaya Büyük Kötü Kurtlar çıkıyor. Filmin yapımcısının yaptığı bu açıklama ne kadar inandırıcı orası tartışılır, lakin filmin yapım sürecinin bu şekilde geliştiğini varsayacak olursak birlikte çalıştıkları ilk film olan Kelavet’in ardından ortaya çıkmış, böylesine ustalık kokan bir uzun metrajı rahatlıkla “mucizevi” olarak adlandırabiliriz. Zira sinemasal anlamda neredeyse hiçbir kusuru olmayan film, ustalıkla işlenmiş izlenimi veriyor. En başta da belirttiğim gibi filmin bu kadar geniş çevrelere yayılmasına yardımcı olan Tarantino’nun, bu filmi neden sevdiğini de anlamak zor değil. Neredeyse bir Tarantino filmi diyebileceğimiz kadar karakteristik şiddet sahneleri içeren Büyük Kötü Kurtlar, aynı zamanda mizahi yönüyle de Coen kardeşlerin ilk zaman işlerini anımsatıyor. İster istemez iyi bir ekip ruhu yakaladıkları her hallerinden belli olan Keshales ve Papushado’nun uyumu neden yeni bir Coen kardeşlerimiz daha olmasın diye de düşündürüyor. Keshales ve Papushado’nun tek amaçlarının sıradan bir şiddet filmi çekmek olmadığı her sahnede kendini hissettiriyor. Bir din adamı, yasaları kendi yazdığını düşünen bir polis memuru ve acısına üzülemediğimiz baba modeli toplumun her kesiminden bireylerin içinde barındırdığı iyi ve kötüyü gözler önüne seriyor. Türü sevenlerin bayılacağı, uzak olanlarınsa en azından kötüleyemeyeceği Büyük Kötü Kurtlar, filmin adına yakışır şekilde postmodern bir Kırmızı Başlıklı Kız masalı sunuyor İyi seyirler…
1
12,587
Jane Austen ve 19. yüzyıl İngilteresi her zaman beyazperdede de ilgi uyandırmış ve başarılı dönem filmleri çekilmiştir. "Love & Friendship" de böyle bir film. Teatral havası, ön plana çıkmasında büyük rol oynuyor. Filmin uyarlandığı eser gibi, izlerken bile bir kısa hikaye okuyor gibi hissediyorsunuz. Başarılı oyunculuklar ve müzik kullanımı, sade ancak keyifli senaryo beğenimi kazandı. Rahatlıkla tercih edilebilir.
0
12,588
tahmin ettiğimin dışında bir filmdi aşktan çok macera doluydu sevmedim filmi...
0
12,589
film güzeldi bu puanı kesinlikle hak etmiyor bence en az 7.5 olmalı..
1
12,590
Keanu Reeves'in başrolünde olduğu bu mahkeme dramasının konusu epey ilginç aslında. Reeves, babasını öldürdüğü iddia edilen bir gencin avukatlığını üstleniyor bu filmde. Filmdeki çocuk babasını öldürdüğünü iddia etse de, bu durumun arkasında bambaşka şeyler vardır (konuyu spoiler vermeden böyle yazabildim). The Whole Truth iyi bir başlangıç yaptı aslında. Seyirciyi direk mahkeme salonunun merkezine koyup, soruşturmayı merak ettirmeyi başardı. Ara sıra yan karakterlerden aldığımız bilgiler ve bazı flashbackler ile film, bu olayı çözmeye çalıştı. Filmin yarattığı bu ton epey hoşuma gitti açıkçası. Gerçekleri bilmeden yaşananlara dair tahmin yürütüyorsunuz. Ve film bir süre sonra tamamen değişiyor, ters köşeler yüzünden. Bir filmde yapılan ters köşe genelde oldukça iyi bir etki yaratır, özellikle de film epey iyi gidiyorsa. Fakat bu filmde tam 4 tane ters köşe vardı. Azı karar, çoğu zarar demişler. Mahkeme salonunda çocuğun gerçekleri açıkladığı ters köşe epey şaşırtıcıydı açıkçası. Epey etkili bir ters köşeydi. Daha sonra film çocuğun annesi Loretta'ya odaklanıp onun hakkında da birkaç gerçeği ortaya çıkardı. Bu ters köşe de fena değildi açıkçası. Fakat film bundan sonra iyice çuvallamaya başlayıp seyirciyi aptal yerine koymaya başladı. Bundan sonra Keanu Reeves'in içinde bulunduğu 2 ters köşe, çok kötüydü. Anlıyorum, film bilindik havasına farklı bir şeyler katmak istemiş. Ve ben de film ekibinin bu işte neyi başarmak istediklerini anladım. Fakat ortaya çıkan sonuç o kadar saçma olmuş ki, "az önce ne izledim ben?" demekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Yani The Whole Truth kendi türünde yapılmış en kötü filmlerden biri olmasa da, vaktinizi boşa harcadığınız filmlerden biri olarak akıllarda kalıyor. Son olarak oyunculuklardan bahsedeyim. Bridget Jones'dan tanıdığımız Renée Zellweger, bu filmde gayet başarılı bir performans sergilemiş. Anne rolündeki Zellweger, içinde bulunduğu karakterin yaşadığı acıları ve duygularını çok iyi ortaya koymuş. Keanu Reeves'den bahsetmemek de olmaz. Reeves'in performansıyla ilgili sıra dışı bir şey göremesem de, filmi daha iyi bir hale getirdiği kesin. Onu yeniden görmek çok iyiydi. Genel anlamda The Whole Truth, iyi başladıktan sonra üst üste yapılan ters köşelerinden sonra zayıflayan, vaktinizi harcamaya değmeyecek türden bir iş. Film ekibinin yaratıcı ve özgün bir final yapma arzusunu anlasam da, tercih ettikleri yol pek yakışmamış. Eğer mahkeme filmlerini seviyorsanız, bir göz atabilirsiniz. Yoksa genel anlamda, izleyecek başka bir film bulmanızı daha çok tavsiye ederim. FİLMİN İYİ YANLARI: + Temposunun seyirciyi sıkmaması. + Renée Zellweger ve Keanu Reeves. + İlk 2 ters köşe. FİLMİN KÖTÜ YANLARI: - Seyirciyi aptal yerine koyan son 2 ters köşe. - Gereksiz sahnelerin bulunması. - Akılda soru işaretleri bırakması. - Sonunda istediği havayı yakalayamaması. TOPLAM PUAN: 4.5/10
0
12,591
Evren'in, doğanın, insanın... Zamanın hikayesi... Belgesel temposunda olsa da sıra dışı bir yapım.
1
12,592
Zaman çok ilginç bir kavramdır. Görecelidir, yer çekimi arttıkça zaman bile bükülebilir ve Evren genişledikçe zaman göreceli olarak yavaşlamıştır. Kimilerine göre Tanrı'nın dünyayı yedi günde yaratması 13,5 milyar yılın farklı bir izahıdır. Tüm evrenin yaşını bir yıllık bir takvime oturtursak 1 Ocak Yaratılış ve 31 Aralık gece 24:00 de bugün olur. Böyle bir takvime göre Dünya Ağustos ayında, ilk organizmalar da Kasım ayında ortaya çıkar. Karadaki ilk bitkiler 18 Aralık'ta, ilk dinozorlar 24 Aralık'da ortaya çıkar ve 29 Aralık'ta dinozorlar yok olur. Anatomik açıdan ilk insan 31 Aralık 23:54'de sahneye çıkar. Aklımıza gelebilecek tüm insanlar, tüm olaylar son 6 dakika (Yaklaşık 150,000 yıl) içinde olmuştur. Ancak zaman yavaş veya hızlı gibi de gelse devamlı ilerler ve zamana bağlı bu evrende, başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır.
1
12,593
Bilim-Kurgu olarak çekilseydi daha iyi olurdu ancak bilim-kurgu eksikliğini Gerilim-korku öğeleri ekleyerek kapatmaya çalışmışlarsa da pek verimli olmamış. TV filmi kalitesinde , sinema filmi havasını vermedi hiç. Sinema eleştirmeninin filmin ana rolündeki Ellen page'i beğenmemelerine filmin ikinci yarısının ortalarına kadar bende hak verdim ama filmin ikinci yarısının ortasından sonra zaten senaryo gereği ana rol diğer kadına gidiyor . Tipik uyumsuzluk yaratan klişeler filmde bolca var. Derslerinde kötü oldukları için hocalarından papara yiyen çömez tıp öğrencilerinin nasıl olur da daha önce hiç denenmemiş ve yüksek tıp bilgisi gerektiren ölüm sonrası deneyi yaptıkları , araştırma merkezinde gecenin bir vakti çömez öğrencilerden başka kimsenin olmayışı ve bu öğrencilerin her türlü teknik ekipmanları kullanabilmesi çok tutarsız olmuş. Birde gerilim sahnelerindeki tipik klişeler yok mu. Hepsi deneyin ters sonuçları olduğunu anlıyorlar ona rağmen tek başlarına izbe yerlerde dolanıp duruyorlar. neden , çünkü ucuz gerilim sahneleri ancak bu şekilde karanlık ve ses efektleri ile çekiliyor.Gerilim sahneleri nedeniyle çocuklara veya gerilim sevmeyen kişilerin beğenmeyeceği bir film olacaktır.Bilim-kurgu ise hiç yok. 1990 lardaki ilk ana filmini izleyen benim gibi kişiler için nostalji olsun diye izlenebilir ama türüne kattığı ve akılda kalır bir özelliği yok. Bu tür gerilim filmlerinde twisted-end ( sürpriz son ) yapılarak gerilim filmini sevenler için hoş bir final tadı verilirdi. Senaryosu gereği süper twisted-end'ler yapılabilecek bir filmi motomot kafa ile düz şekilde çekmişler. Senarist çuvallamış ve sınıfta kalıp çizgi ötesine geçememiş. 2 yıldız veriyorum filme ama 10 üzerinden.
0
12,594
İlk filmi izlemeyenlerin konusunu ilginç bulabileceği ancak ilk filmi izleyenlerin ise bu filmi hiç beğenmeyeceğini belirteyim öncelikle. Filmin ilk yarısı umut vaat etse de ikinci yarı fazlasıyla bayat ve 2. sınıf bir korku/gerilim filmi ayarında.
0
12,595
çok güzel ve değişik bir film.. gerilimi iyiydi.. bu tarz film izlemiştim ama yinede güzeldi sıkılmadan izlenebilir.
1
12,596
Remember, hatırlama zorluğu çeken (Memento'daki gibi) yaşlı bir adamın, arkadaşının isteği üzerine ailelerini öldüren adamı öldürmek için yollara düşmesini anlatıyor. Bu filmden umudum yüksekti çünkü başrolde oldukça yetenekli bir oyuncu, Christopher Plummer vardı. Ayrıca yönetmen Atom Egoyan'ın da bazı başarılı işleri olduğunu biliyorum. Konu da oldukça ilgi çekici geldi. Bu yüzden bu filmi sinemada izlemeye karar verdim. Filmin iyi yanlarından başlamak istiyorum. Tıpkı tahmin ettiğim gibi Christopher Plummer, bu filmde müthiş bir performans sergilemiş. Karakterinin yaşlılığını, hafıza sorununun sonucunda yaşadıklarını çok iyi ortaya koymuş. Bir Oscar adaylığı alırsa şaşırmam, çok başarılıydı. Aklıma da başka iyi bir yan gelmediği için filmin kötü yanlarına geçiyorum. Plummer dışındaki filmdeki bütün oyuncular (figüranlar da dahil), çok kötüydü. Çok yapmacık ve amaçsızlardı. Mesela Plummer'ın karakteri Zev'in arkadaşını oynayan kişi, oldukça amaçsızdı ve fazla tekrara sarıyordu. Filmdeki bütün ana, yan ve figüran karakterler için bu geçerli. Hepsi çok yapmacıktı. Bunun nedenlerinden biri filmin, elindeki hikayeyi tam olarak ortaya koyamaması. 90'lı yaşlarında olan Zev'in tek başına ülkeleri gezip neden böyle bir şeye kalkıştığını hiç bilemiyoruz mesela. Arkadaşı "yap" diyor, o da yapıyor. Film çok yavaş ilerliyor bu arada, 94 dakikalık süresi bana 150 dakika gibi geldi. Hem de gereksiz yere. Film, başladığı şeyi hiçbir ekleme yapmadan, aynen devam ediyor ve seyirciyi yerli yersiz sıkmaya başlıyor. Filmin ortalarındaki bir silahlı çatışma sahnesi tempoyu 5 saniyeliğine yükseltse de hiçbir şey değişmiyor. Peki film bu konuda ne yapıyor? Final sahnesini ters köşe yaparak bitiriyor. Şimdi, ben ters köşe yapan filmleri severim. Seyirciye alışılmışın dışında bir son verip filmin kendisine yeni bir perspektif kazandırıyorlar. Ama bu son, seyirciyi resmen aptal yerine koyuyor. Bu yılın en saçma sapan sonlarından birisiydi. Hatta sonunu buraya yazacağım, spoiler içerebilir bu paragraf. (Ama spoiler başlığını bile hak etmiyor, bu yüzden bütün filmi bu son için izlemeye çalışmayın
0
12,597
Sosyal mesaj yönü ağır basan güzel bir farklı kültür aşk, filmi. Kültürel farklılıklar ve dini tutuculuğun iyi ve dengeli sunulması filmi daha iyi yapıyor. Loach kendi tarzını, duruşunu sinema diline iyi aktardığı bir film daha yapmış.
1
12,598
Son zamanlarda izlediğim en güzel film.Kültür,din ve etnik köken ayrımı dinlemeyen bir aşk.Aşk her engeli aşabilir mi'Birbirlerini bulan ve seven iki genç insan ailerinin mahvolması,iş hayatının bitmesi karşılığında yine sevmeye devam ederler mi'Sırf başkaları mutlu olsun diye sevmediğimiz biriyle evlenip mutsuzluğun ve acının gölgesinde yaşamalıyız'Yoksa tüm dünyayı karşımıza alıp aşkımızı mı yaşamalıyız'Bu sorulara cevap arıyorsanz bı filmi izleyin.Mutlaka izleyin.
1
12,599
Bağımsız sinema adına büyük emek kokan muhteşem bir film. Şiddetle izlemenizi tavsiye ederim. Kerem ve öküz ferhat arasındaki oyunlar muhteşem.. Alt metinler harikulade
1