Unnamed: 0
int64
0
16.6k
Sentence
stringlengths
1
13.7k
Sentiment
int64
0
1
800
bruce willisin oynadığı başarılı filmlerden biri ben filmi sıkılmadan izledim sürükleyici bir film tavsiye ederim...
1
801
harıka fılmdi...9 verdım...dusuk puan verenlere bırsey dıyorum..gıdın recep ivedik ve gora izleyin..onlar daha kalıtelı ...bu fılm benım gıbı cahıllere göre... tam bır heyecan aşk tutku acımasızlık örneği...izleyin ey halkım.......
1
802
puuanı biraz daha iyi olabilirdi şayet ben filmdn eetkilendim diybilirim
1
803
Puanını hak eden bir film.Türüne yenilik getiren taze ve etkileyici bir film degil fakat sıkmadan kendini izlettiriyor.2saat boyunca arka fonda aynı müzigin calması ise rezaletti 6/10
0
804
Aşk,saplantı,cinayet,kıskançlık,sahiplenme,yalnızlık ,hırs ve bencillik olguları Salma Hayek in oyunculuğunda gayet başarılı bir şekilde vücut bulmuş.Bu puan film için çok düşük.Sıkılmadan izlenebilen farklı bir film.
1
805
Bu filmin puanı neden bu kadar düşük anlamak mümkün değil..Güzel bir filmdi..Farklı..Gerçek hayattan alınması insanı dehşete düşürüyor..Salma Hayek mükemmel bir oyunculuk çıkarmış gerçekten..Puanına aldanmadan izleyin derim
0
806
Biz Türkler yapınca abartılı bulunuyor..Senelerdir Malkoçoğlunun saçmalıklarını anlatır dururlar.Ama elin gavuru yaptığı zaman 10 numara aksiyon olmuş diyoruz nedense..Kendi yaptıklarımızı takdir etmeyip yerden yere vuruyoruz ama elin adamı yaptığı zaman filmin içine düşüyoruz.Bence bu filmin yanında Malkoçoğlu bütün fizik kurallarına uygun bir film...Hiç beğenmedim.Zaten bu türün izleyicisi değilim.Bir arkadaş toplantısında mecburiyetten seyrettim..Filmin tek artısı Monica’nın yüzü.
0
807
müziklerin filmle uyuşmaması dışında oldukça içten,sevecen,uzun bir film....
1
808
Trier'in zekasının somut örneği. Görüntüler mükemmel. Mutlaka izlenmesi gerek. Bu arada Trier'in psikolojik bir rahatsızlık uzun zamandır film çekememesi de çok üzücü. Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur.
1
809
İzledikten sonra boşa zaman kaybı yaratmadığı anlaşılan bir kaç güzel filmden biri frankenstein....8/10
1
810
Frenkestain filmlerini vampir filmlerinden daha çok sverim. Bu filmde iyi gibi ama pek değil.6/10 veririm.
0
811
Bir korku klasiği olmuş Frankenstein, son olarak sinemaya adeta doyduğumuz bir yıl olan 1994 yılında sinemaya dönüş yaptı. Yalnız bu seferki dönüş biraz farklıydı. Bu Frankenstein filmi tam bir korku filmi değil daha çok dram yönü ağır basan bir film olarak karşımıza çıktı.Kenneth Branagh filmi hem yönetiyor hem de Dr.Frankenstein karakterini canlandırıyor. Yaratığı ise bu sefer Christopher Lee’den sonra tekrar büyük bir aktör Robert De Niro canlandırıyor.Filmimiz yine beklenilen bir Frankenstein tarzıyla ilerliyor fakat dediğim gibi dramatik bir yapısı var filmin, korku yanı çok ama çok az. Film, etkileyiciliği ve dramatikliğiyle izleyiciyi sıkmıyor, adeta başka düşüncelere alıp götürüyor. Özellikle De Niro’nun performansı göz kamaştırıcı. Doktorla hesaplaştıkları sahnede ki performansı ise tekrar tekrar izlenesi. Ayrıca filmde belli bir kesime eleştiri de yapılıyor. Her yönüyle başarılı bulduğum bir film.Film, eleştirmenler ve belli bir sinema izleyici kesimi tarafından geçer not almadı fakat ben filmi oldukça başarılı buldum. Bence çok abartmamak kaydıyla gözden kaçırılmayacak bir film.
0
812
Romandan uyarlanma basarili bir korku filmi. 10/7
0
813
Yazar Marry Shelly nin 1816 da 19 yaşındayken yazdığı, enteresan ve kıvamını yakalamış romanı. O kadar tutmuş ki bu senaryo 2 yüzyıldır defalarca filme alınmış ve frankestein bir korku sembolü olmuş. Konu şu: Dr. Frankestein'ın ceset parçalarını birleştirerek oluşturduğu elektrik akımıyla can bulan yaratık. Bu yaratık çirkinliğinden dolayı toplumdan dışlanır,yalnız kalır ve arkadaş kavramını kafasına takar ve kendisini yapan doktordan kendisi için, kendisini çirkin bulmayacak bir dişi ister. Ardından doktora malzemeyi temin eder. Malzemenin kalbi ise doktorun henüz evlendiği karısıdır. Ve olaylar gelişir. Aşk, sevgi ve öfke gibi kavramlar uç noktada mevcut bu filmde.1994 yapımı olan, Robert De Niro'nun oynadığı versiyonu harika..
1
814
süper ötesi bir film orijinal vcd si var bnde.hiçbir frenkestain e benzemiyor.ve olağanüstü ne diyim.cnbc gösterdi daha dün.
1
815
Filmi izledigim zaman gercekten farkedemedim Frankenstein’in De Niro oldugunu.. Filmden sonra girdim Beyazperde.com’a okuyunca şaşırdım.. Gercekten olağanüstü oynamış..
1
816
under world tarzı filmleri sevenlerin bu filmizde sevicegini duşunuorum..
1
817
Cok kotu gereksiz bir film. Gercekten berbat; bir ara bayginllik gecirdim.
0
818
gençlik,fantastik birazda aksiyon ve gerilim diyorsanız. seyretmenizi tavsiye ederim.
1
819
Sonunda yeni Star Trek serisinin üçüncü filmini izleme fırsatı buldum! J.J. Abrams'ın yönettiği, oldukça başarılı ilk iki Star Trek filminden sonra bu film için pek de heyecanlı değildim. Çünkü J.J. Abrams yönetmenlik koltuğundan ayrılmıştı ve fragmanları da o kadar başarılı değildi. Fakat, bu filmden umutluydum çünkü filmin senaryosu, çok sevdiğim oyuncu Simon Pegg tarafından yazılmıştı ve yeni yönetmen Justin Lin de, önceden yönettiği Hızlı ve Öfkeli serisine hayat kazandırmıştı. Peki Star Trek: Beyond başarıya ulaşıyor mu yoksa fragmanları gibi beklentileri karşılamıyor mu? Serinin üçüncü filmi yine Kaptan Kirk ve Atılgan mürettebatının maceralarına odaklanıyor ama bu sefer her şey daha farklı. Atılgan gemisi, daha önce hiç kimsenin gitmediği gizli bir gezegene doğru yola çıkar ve bu sırada da tehlikeli Krall'ın saldırısına uğrarlar. Bunun sonucunda Atılgan yok olur ve bütün mürettebat gezegende mahsur kalır. Atılgan mürettebatı gezegende hayatta kalmaya çalışırken birbirlerine ulaşmaya çalışır. Bu sırada da orada yaşayan Jaylah, onlara yardımcı olur ve Krall hakkındaki gerçekler ortaya çıkar. Öncelikle filmin eksikliklerinden başlayalım. Star Trek: Beyond'un ilk 10 dakikasında hikayeye girmekte biraz zorluk çekiyorsunuz. Çünkü olaylar biraz yavaş gelişiyor. Normalde, serinin ilk iki filmi hızlı bir giriş yaptıktan sonra biraz yavaşlayıp karakterlere odaklanıyordu. Bu film ise tam tersini yapıyor, filmin ilk 10 dakikasında karakterlerin yaşadıklarına odaklanıp ondan sonra hızlanıyor. Ama bu karakterleri biz çoktan tanıyoruz, bu yüzden ilk 10 dakikanın birazcık kısa kesilebileceğini düşünüyorum. Bir de 1-2 sahnede görsel efektlerin ufaktan sırıttığını fark ettim ama olsun o kadar. Filmin iyi yanlarına gelirsek, lafı uzatmadan şunu söyleyeceğim: Star Trek: Beyond, yeni üçlemenin en iyi filmi. Nedenleri de şunlar: 1-) Sevilen yan karakterlere daha çok zaman ayırılmış. Serinin ilk iki filmi daha çok Kirk'e ve Spock'a zaman ayırıyordu. Doktor Bones, Uhura, Sulu, Chekov ve Scotty gibi isimler ise sadece görevlerini yerine getiren kişiler olarak arka planda kalıyordu. Beyond ise, bu karakterlere daha fazla zaman ayırmakla kalmamış, onları kullanmış da. Bu süre içerisinde de takım çalışmasını vurgulamış, bu karakterlere önem vermemizi sağlamış. Üstelik seriye Jaylah ve Krall gibi yeni karakterler getirmiş ve onların motivasyonlarını anlatmış, mükemmel sahneler yaratmış. 2-) Aksiyon sahneleri daha uzun ve daha etkileyici bir hale gelmiş. Star Trek: Beyond'un aksiyon sahneleri, son zamanlarda gördüğüm en iyi aksiyon sahneleri açıkçası. Krall'ın gemiye saldırısı o kadar etkileyici ki, bu sefer Atılgan mürettebatının sağ çıkamayabileceğini düşünüyorsunuz. Filmin geri kalanıysa biraz Mad Max: Fury Road gibi, durmayan aksiyondan ibaret sayılır. Aralarda da yapılan espriler ve üzerinde durulan karakterler ile film dengelenmiş. Yalnız bahsetmeden geçemeyeceğim, filmin son 30 dakikası her haliyle mükemmeldi. Filmin 15 dakika daha erken biteceğini düşünmüştüm ama bu dev aksiyon sahnesi ilerlemeye devam etti ve ortaya doyurucu bir iş çıktı. Bu arada, filmin en sevdiğim sahnesi de Beastie Boys'un Sabotage şarkısının çaldığı yerdi. IMAX'deki etkisiyse daha bir etkili oluyor. Bu sahneyi mümkünse IMAX'de izleyin ve bu yaz gördüğünüz en havalı sahne olmadığını iddia edin. Sadece, yönetmen Justin Lin aksiyon sahneleri içindeki yakın çekimlerde biraz kafa karıştırmış. Film 3 boyutu olduğundan yakın çekimler biraz rahatsız edici olabilir. Ama genel anlamda ortaya çok başarılı bir iş çıkarmış Lin. 3-) Senaryo. Yukarıda yazdığım gibi, bu filmin senaryosunu Cornetto Üçlemesi, Görevimiz Tehlike ve yeni Star Trek filmlerinden tanıdığımız Simon Pegg yazmış. Pegg'in oyunculuğunu çok severim ve bu filmde de beni kara çıkarmadı. Doyurucu karakterler, muazzam aksiyon sahneleri ve her haliyle yaratıcı bir film ortaya çıkmış. 4-) Nostalji faktörü. İlk iki filmin nostalji faktörü Leonard Nimoy'du. Bu film ise geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Nimoy'u çok güzel bir şekilde anıyor (ayrıca anmak demişken, bu filmin Leonard Nimoy'a ve Anton Yelchin'e adanması çok güzeldi). Ayrıca bu film, Star Trek'in 50. yılını çok güzel kutluyor, 1966 yılındaki diziyi ve eski filmleri izleyenler için birkaç tane de gönderme yapıyor. Ortaya çıkan sonuçsa çok hoştu. Genel anlamda birkaç eksiği olsa da Star Trek: Beyond, kesinlikle yeni serinin en eğlenceli, en heyecanlı ve en başarılı filmi. Yapılan göndermeleri, başarılı aksiyon sahneleri ve karakterleri ile Beyond, bu yazın kaçırılmaması gereken filmlerinden birisi. Özellikle de IMAX'de izlemenizi tavsiye ederim. Atılgan mürettebatının gelecek maceralarını da merakla bekliyorum. İyi seyirler. FİLMİN İYİ YANLARI: + "Sabotage" başta olmak üzere iyi kurgulanmış aksiyon sahneleri. + Yeni ve eski karakterlerin üzerinde daha fazla durması. + Simon Pegg'in senaryosu. + Krall başta olmak üzere yapılan makyajlar. + Yapılan nostaljiler ve IMAX faktörü. FİLMİN KÖTÜ YANLARI: - İlk 10 dakikasının biraz yavaş ilerlemesi. TOPLAM PUAN: 9/10
1
820
Süper bir film olmuş yapanların ellerine sağlık gitmeyen gerçekten pişman olur öyle yani zaten cem yılmaz 'ın olduğu hiç bir film kötü değildi...
1
821
Tek Kelime İle Berbat,Çakma Dondurmam Kaymak Olmuş Sonunda da Babam ve oğluma Bağlamışlar.. Aldığınız Biletin Hakkını vermeyen bir film..
0
822
tıpık bır jeckıe chan fılmı fena degıldı hayranlaırı daha baska tadlar bulacaklardır emınım
0
823
Eh işte diyebileceğimiz bir Jackie Chan filmi..İzlenmesede olur.
0
824
Jackie nin, Claire Forlani ile kimyaları tutmasa da, Jackie için, vakit geçirmek için seyredilir.
0
825
bence gayet iyi bir film. Madagaskardan çok daha başarılı bir yapım. Karakterler madagaskardakilerden çok daha eğlenceli. Tek kötü yani madagaskardansnra çıkmış olması.
1
826
Fena değildi. Yeterince eğlenceliydi. 10/6,5
0
827
ok baarl ve elenceli bir komedi filmi.
0
828
Bazı şeyleri birbirinden ayrımayı öğrenmeliyiz... Evet, burası bir sinema sitesi ve burada vizyona girmiş ya da girecek filmler hakkında bilgiler bulursunuz ya da verirsiniz...Yorum yaparsınız kendinizce... İyi, kötü, sıkıcı, eğlenceli, hüzünlü, duygusal, komik, iğrenç, korkunç vs.Ama dünyanın geleceğini ilgilendiren bir durumu insanlara gözünün içine sokmayı görev edinmiş insanların emeklerine ve daha önemlisi dediklerini ikinci plana atıp, bu seslenişin şeklini irdelemek bence çok mantıksız...Evet, ortada bir eser var... Ama diğerlerinden çok farklı... Lütfen yanlış noktalara odaklanıp, mesajı atlamayalım... Bence bu video kaydına puan vermek de anlamasız diye düşünüyorum... Nasıl ki video kaydından anlatılan duruma politikacıların el atması gerekiyorsa, site yöneticilerinin, yapıtın özel durumuna dayanarak, bu yapıtın puan durumuna el atması gerekiyor... Bence...
0
829
Su an hemen her muhabbette gecen küresel ısınmanın sadece muhabbetle değil ciddi adımlar atılarak önüne gecilebileceğini,çarpıcı istatistiklerle sunan belgesel niteliğinde bir yapıt.
1
830
Küresel ısınmanın geldiği çarpıcı boyutu kavramak ve fikir edinmek açısından didaktik bir belgesel.
1
831
bu filmle ilgili bu kadar az yorum yapılmış olmasına şaşırdım doğrusu."kızıl köşe" her yönüyle mükemmel bir film.daha fazla kişi tarafından izlenmiş ve çok daha fazla yorum yazılmış olmalıydı aslında.filmde geçen mahkeme sahneleri oldukça etkileyici.özellikle oradaki diyaloglar...richard gere ve onu kurtarmaya çalışan avukatın mücadelesi çok dikkat çekiyor.zaten filmin konusu bu olay üzerine kuruluyor.ilk yarım saatte sıkılabilirsiniz.fakat daha sonrasında filmin nasıl bittiğini anlamıyorsunuz bile.bence mükemmel bir azim ve kurtuluş hikayesi anlatılmış.bu film aslında izlenmeyi bir çok filmden çok daha fazla hakediyor.iyi seyirler...
1
832
muhteşem muhteşem muhteşem izlemediyseniz hemen bir cd ciye gidip kzılı köşeyi alın
1
833
bardağı alaturka tuvalette yıkadığı sahne güzeldi.izlenilebilir 10/7
1
834
Kulak zarınıza dayadığı megafonla ’ABD rejimi ÇİN den daha iyidir’diye bağıran;Geceyarısı Ekspresi filminin Çin’i konu alan versiyonu.
0
835
Dünyadaki en uzun yapılan araştırma 75 sene süren bir araştırma... Bugün 80 yaşının üzerine gelen kişilerin tüm hayatlarını inceleyen ve onların nasıl ve nelerden mutlu olduğunu inceleyen ve belli aralıklarla kontrol eden bir araştırma. Araştırmanın sonucunu söylemeden önce bu konu ilgili yapılan anketin sonucuna bakalım; hayatta mutlu olmak için hedefiniz nedir? Yüzde 80 kişi ilk sırada zengin olmak derken, yüzde ellisi ise ünlü olmak amacını ilk ikide yer vermiş... Peki neden bu kadar para ve ün önemli? İnsan zihni referans noktaları ile karşılaştırma yaparak çalışır. Onun için karşıtlıklar, kıyaslamalar olmak zorundadır. Bebeklik çağında keşfi ise ayrı bir fiziksel beden olduğudur. Bunun üzerine geliştirdiği kişilik yan “Ben olmak” için başkalarının olması gerekir ve devamlı kendini onlarla karşılaştırmaya başlar. Ünlü olmak zihnin gözünde var olduğunun en büyük ispatıdır ve doğal olarak diğerlerinden daha iyi veya üstün olduğunu düşünür. Zihnin en temel görevi ise özdeşleştiği bedeni hayatta tutmaktır... Para ise ona sanal bir güvence hissi verir. Diğer taraftan para ünlü olmak için de araç gibi görülür; ev, araba, statü; egonun favori arzuları... Bazen bu arzuları kullanan sistemler ortaya çıkar; bankerler veya saadet zincirleri... Arkasında temeli olmayan finansal zenginleşme araçları. Ama hiç böyle bir durumu Amerikan morgıç sisteminde olma ihtimali olur muydu? Az bir teminatla yüz bin dolarlık ev alınıp, bu ev teminat gösterilerek daha büyük bir kredi çekilmesi ve bu kredileri notlandıran firmaların rekabetten ötürü devamlı iyi notlar verilmesi... Bu da yetmiyormuş gibi iyi ve kötü kredili finansal ürünleri paket yapıp değişik isimler altında pazarlanması... Sonuç 2008’de diğer ülkeleri de etkileyen milyonlarca kişinin işsiz kalmasına sebep olan Amerikan Morgıç Krizi. Film, tüm bu krizi geldiğini gören bir gözü kör Michael Burry ve onun gibi bu durumu hisseden bir kaç farklı grup insanın girdikleri büyük risk. Bu insanların yaptıkları Amerikan gayrimenkul piyasasına sigorta yaptırmak gibi bir şey... Bankalar böyle bir risk görmedikleri için büyük bir keyifle sigorta primlerini almaya devam ederler, ancak tüm bu felaket patlak verirken bu kişiler de bu durumdan bireysel olarak istifade ederler... Tam derinlerde yatan mekanizma nedir? Bu basit bir finansal kriz değildir. Cevap kolektif olarak daha fazlasını istemek ve egonun arzularının doymaması, kolektif olarak oluşturduğumuz güvenlik illüzyonu peşinde koşmak mı?.. Filmle ilgisi olmayan araştırmanın sonucunu merak ediyor musunuz? Bu seksen yıllık serüvenin ardından kimler daha huzurlu, mutlu ve sağlıklı olmuşlar? Sevgileri ile beraber daha sıkı bağları olan kişiler... Daha fazla insan değil, sosyal medyada daha fazla arkadaş değil; sevdikleri ile fiziksel anlamda daha kaliteli ve yoğun bağ kuranlar...
1
836
aslında filim güzel ama bankacılık terimlerini iyi bilmek gerek bunları bilmediğim için yarıda kestim filmi oyuncu kadrosuda çok iyi
0
837
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu filmde emeği geçen herkese teşekkür ederim. Filmin fon müzikleri ve mekanları gerçekten de seçici olarak belirlenmiştir. Ayrıca oyuncuların kıyafetleri ve kullanmış olduğu aksesuar o zamanın durumlarını yansıtmaktadır. Oyuncu kadrosu olarak hepsi usta oyunlardır.
1
838
muheşem ötesi her anı ayrı bir güzellikte toplumumuzun tam ihtiyacı olan bir film gerçekten...bu filmde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum...
1
839
Film gercekten mukemmel. Vizyondan cikmasina cok az kala farkettik ve izledik keske daha once haberimiz olsaydi o zaman eminim bir kac kez daha gidecegim bir film olurdu. Izledigim en iyi filmlerden diyebilirim. Oyuncular, oyunculuklari, senaryo hersey tam olmasi gerektigi gibiydi kesinlikle mukemmel mutlaka izleyin izlettirin..
1
840
mükkemmel bir seyir keyfi olmasa da samimi ortamı ve anadolu kokulu felsefeleri için izlenebilir. tarih severler de ilgilenecektir.
0
841
bence film bayağı vasat olmuş.hani diyolar film islamı anlatıyo alakası yok.başrolde bir müslümanın olması farketmez.ince memedin dediği gibi islam dünyasını geri kalmış gösteren ve vasat bir film.ders almak için izlenebilir
0
842
Güzel film..
1
843
esaslı ve ince bir filmi bile içinde kuran geçiyor diye bir kalemde silip sadece gerici başlığına indirgiyrsunuz ya:ne diyelim yazık...demokrasi bu toplumun %99 için uzak bir ütopyadır teoremimin doğruluğuna tekrar inandırıyrsunuz beni.... filma gelince kitabın ruhunu yakalayamsa da kayda değer güzel bir film .bazı kurgun senaryo hataları da kadı kızında da olan türlerden
0
844
tek kelimeyle müthiş arkadaşlar!
1
845
Evet filmdünya prömiyerini roma film festivalinde yapıyor. Acıkcası kidman adına filmden ümitliyim. Eğer film beğenilirse kidmanın başta oscar olmak üzere bir çok ödül töreninde adını sıkça duyabiliriz. Ne diyeyim bu kadına hersey yakışıyor...
1
846
nicole kidman ın en yüzkarası filmi olmuş bence. filme adapte olmak için çok çaba sarfettim ama başaramadım. hem gerçek bir kişiliği yansıttığı hem de oyuncu kalitesi ilgimi çekmişti ancak bunlar yine de sonlarını ileri sararak izlememi engelleyemedi. umarım beyenenler kızmaz ama berbat demek istiyorum üzülerek...
0
847
korku film=bu film,,adamlar bitirmiş hayatımda izlediğim ve beni en çok korkutan korku filmi,,özellikle de kameralı kızın öldürüldüğü sahneden bi 10 15 saniye öncesi...
1
848
belirgin bir konusu yok aslında.bir bakıyorsunuz film bitmiş.2/10
0
849
Ben filme çok ön yargıyla gittim. Çünkü; hep olumsuz yorumlar duydum ama inanın, film gayet iyi. Nejat İşlerle, Serenay Sarıkaya'nın filmine büyük beklendiyle gitmiştim ve tek kelimeyle hayal kırıklığıydı buda öyle olur dedim ama şaşırdım salonda çok kez kahkaha sesi duyuldu herkes memnun bi şekilde ayrıldı. Olumsuz yorumlara takılıp kalmayin izleyin derim.
1
850
Son zamanlarda izlediğim eeeennn en güzel filmdi.. Dolu dolu gülmek, duygulanmak istiyorsanız kesinlikle izleyin derim. Mahmut mahvettin bizi 😂😂 filmden çıkalı 2 saat oldu hala gülüyoruz. Başta Özcan Deniz ve tüm oyuncuları,ekibi ayakta alkışlıyorum 👏👏
1
851
Hem eğlenceli hem romantik bir film. Konusunu, çekimleri, oyunculukları beğendim (özellikle Mesut Can Tomay çok sevimli). Ayrıca müziklerde çok özenli ve yerinde seçilmiş, müziklerle beraber duygu daha da etkiliyor izleyiciyi. İlk yarıyı daha zevkle izlemiş olmakla birlikte genel olarak tavsiye ederim.
1
852
Çok beğendim. Film başlarda çok bir şey olmayacakmış gibi başlıyor başları eğlence tadında ama sıkmıyor fakat ikinci kısmına geçince beklenmedik şeyler geçiyor ve öyle duygu yüklü aynı zamanda güldüren film ki insana aşk duygusunu sonuna kadar hissettiriyor birbirlerine sarıldıkları anda resmen o anı yaşamış gibi oldum o kadar reklamı yapılan ikimizin yerine filmi tam bir hayal kırıklığıydı bu film ise tüm övgüleri hakediyor. Özcan Deniz ve Nurgül Yeşilçay ve tabiki Mesut Can Tomay'ın :) oyunculuğu muhteşemdi.
1
853
ustanın ilk dönem filmlerini çok daha fazla severim nedense. sanki ingilterede o ilk zmanlarda çektiği filmler kendini daha çok yansıtır gibi geliyor bana. lady vanishes favorilerimden biridir. düşünüyorum da aslında oldukça sıradan bir konu, günümüzde binlerce örneği var, ama alfred hitchcock'un sinema dili bu senaryoyu mükemmel kılmış işte :)
1
854
Alfred Hitchcock...Onun için ne söylense azdır...O gerçekten değil sinemaya,tar,he mal olmuş bir sanatçı...Kaybolan Kadın filminin tarihine bakın 1938;düşünün Türkiyede Atatürkümüzün vefat ettiği yıl,o kadar eski ancak gel gelelim ki o kadar eski olmasına rağmen kusursuz ve enfes bir film...Şu anki filmlerin çoğundan bile daha iyi...Benim en favori yönetmenim olan Hitchcockla ilgili tek bir şey sötleyebilirim o gerçekten de sinemayı seven ve işini tutkuyla yapan biriydi keşke hayatta olsaydı da gerçek sinema nasıl olur Sinema dünyasına tekrar gösterebilseydi,açıkçası onu kişisel olarak tanımasam da çok özlüyorum...
1
855
Farklı türler ve hoş sürükleyicilik.38 yılı ve harika bir film.8/10
1
856
alışılmış alfred hitchcock kalıplarının dışında 1938 yapımı mükemmel bir film.komediden gerilime hatta siyasete kadar birçok unsura değinen,yapıldığı zamanın çok ilerisinde bir başyapıt.
1
857
Hakikaten de güzel film, güzel ve gizemli bir şekilde başlar ama sonunu beğenemediğim filmler arasındadır aynı zamanda...
1
858
hafta sonu izleme fırsatım oldu.Güzel, eğlenceli, düşündüren, bencillik ve onun getirdiği zararlar, hiç birşeyin küçümsenmemesi gerektiğini anlatan içeriğinde birçok mesajın geçtiği harika bir anime.Yetişkinlere hitap eden kısımları da bulunmaktadır.İzlerseniz asla pişman olmazsınız. saygılar...
1
859
2011 de harry potter ve ölüm yadigarları part 2 çıkıcağı için bu film geride kalır die düşünüorum
1
860
7 den 70 e herkesin izleyebileceği bir flim animasyon seviyorsanız kesinlikle izleyin derim
0
861
Zack Snyder, animasyonda da baarl...
1
862
Üç boyutlu olmasının dışında bir şey yok...
0
863
John Travolta sayesınde ızlenılebılır 10/7.8
1
864
zamanında sinemada izlemiştim. uzun süre etkisinden çıkamamıştım. herşey zamanında güzel şu an izlesem aynı heyecanı hissetmeyebilirim.
1
865
cristian sLater i ne yapsa durduramadi john travoLta abimiz burasini bayagi bayagi abartmisLar fiLm de...
0
866
Defalarca sıkılmadan izlenebilen bir macera filmi.Filmin John Woo'nun elinden çıktığıda belli oluyor.Muhteşem birebir dövüş sahnelerinin şiirsel bir dille ağır çekimleştirilmesi.John Woo işi olmuş resmen.Finalde tren üzerindeki Travolta vs Slater kapışması nefisti.Fakat John Travolta'nında o pis ve haylaz sırıtışını unutamıyorum.Son olarak Slater'ın yanındaki bayan park korumasını canlandıran bayanda iyi rol yapmıştı.
0
867
gerçekten harika bi filmdi.sürekli heyecan ve macera bu arada john travolta güzel oynamış kötü rolde oynasa ve filmin sonunda rol icabı kaybetse bile yinede rolünü beğeniyorum adam tepeden tırnağa karizma yaa.öyleki biz buralarda arkadaşlar arasında şık giyinen ve saçları jölelenmiş arkadaşlara 'aynı john travolta gibi olmuşsun'diyoruz:)ama onun en karizmatik rolü şüphesiz 'kod adı kılıçbalığı'filmindeki rolü idi...
1
868
Özgün ve 'lezzetli' bir iş.Sadece finali havada kalıyor gibi.Diğer her şey yolunda görünüyor.İzlemenizi tavsiye ederim.
0
869
Genel değerlendirmede psikolojiyi kullanması, müzikleri, renk-mekanları ve demet evgar'ın oyunculuğu nedeniyle 7.5/10 lık bir film. Türk filmi standartlarında ise 8/10 ve cinayet filmi sevenlerin listelerinin ortasına alması gereken bir film.
1
870
Klasiğin dışında bir film izlemek isterseniz tam size göre, özellikle bayanlar kacirmamali bugün annemle ve oglumla gittim, çok eglendik Demet hanim çok güzel bir is çıkarmış tebrik ederim.
0
871
filmdeki bütün oyuncular adeta kendileri için oynamışlar!! çok güzel bir film di!! sinemada da izlemek isterim!!
1
872
filmi izledgm anda itibaren etkisinde kaldm.zaten koyu bir mickey hayranıyım.bence cok karizmatik.ve bu rolde tek kelime ile mukemmel oynamıs..
1
873
beklentilerimin altında çıktı teması olmayan bi film..
0
874
Bir yandan hayatta jalabilmek için verilen bir mücadele, öte yandan herşeyini yitirmiş bir adamın hikayesi. Başarılı bir film.
0
875
Bu yapımda hayatını sadece güreşten kazanan ve güreş harici hayatı anlamsız olan bir insanın hikayesini izlemekteyiz.Hikayenin akıcılığının oldukça yavaş bir tempoda olduğunuda sözlerime ekleyebilirim.Eğer sporla ilgileniyorsanız bu tarz yapımlar hoşunuza gidebilir diye düşünüyorum.İzlemeyenlerin kesinlikle bişey kaybetmeyeceği izleyenlerin ise filmin temposundan dolayı biraz hayıflanabileceği bir film.Sonuç olarak ben bu filme 10 puan üzerinden 7 puan veriyorum.
0
876
Kilisenin ahlak, din, etik gibi öğretiler arkasındaki gerçek yüzünü gösteren ve bunu yaparken de oldukça başarılı temalarla bunu işlemiş bir film. Sanıyorum Avrupa'daki kiliseler ayağa kalkmıştır bu filme karşı... Yönetmenin çekip önümüze koyduğu fotoğraf sanki biraz da bize Ortaçağ kiliselerinin profili...10/9 veriyorum, izlenmesi ve arşivinizde bulunması gereken filmlerden birisi.
1
877
Sinema-Tarih Buluşması kapsamında 14 Aralık Cumartesi günü saat 16:30’da Beyoğlu Beyoğlu sinemasında, 15 Aralık Pazar günü ise saat 19:00’da Levent’teki Sinema Türsak’ta iki gösterimi yapılacak. Biletler tam 2 öğrenci 1 milyon. Vizyona da girecektir ama bu fırsat da değerlendirilebilir.
1
878
Bu arada "You are not a man of God!" sahnesi de bence zihinlere nakşolacak bir sahne.İnsanı tüylerini diken diken edecek kadar etkileyici...!
1
879
İlk başta bu kadar etkiyeci ve kaliteli bir film izleyeceğimi ummuyordum ama film baya iyi çıktı.Farklı bir konusu ve atmosferi var. Rahibeleri işlediği için kimilerine sıkıcı gelebilir ama olaya sanat olarak bakınca bambaşka bir pencere açılıyor önünüze. Doğdukları günden beri bir türlü huzur bulamamış ve kaderin kurbanı olmuş genç kızlar bir çamaşırhaneye gönderiliyor ve burada başlarında katı rahibeler var. Özellikle baş rahibe onlara aşırı baskıcı bir yöntem uygulamaktadır. Yetiştikleri toplumun kabul etmemesi, dışlaması sonucu bir çamaşırhaneye gönderilen kızlar burada çok zor günler yaşamaktadır. Kiminin bebeği vardır, kimi tecavüze uğramıştır kısacası hepsinin bir acısı vardır.10 / 9
1
880
bu filmi bekliyorum.alldığı ödülleride sonuna kadar hak ediyor sanırım.
1
881
Vakit kaybı olduğuna katılmıyorum.Bence gayet güzel bir film.10 ve ya 9 puan vermem ama izlemeye değer.
1
882
28 Days Later ’a benziyordu fakat bunun korku öğesi biraz daha aşağıdaydı. Resident Evil, 28 Days Later türü filmleri sevenler izlesinler derim. 7/10
0
883
Sıradışı konusuyla muhteşem bir film,kesinlikle tavsiye ederim..10/10
1
884
alısılagelmisin dısında senaryoyla paralel bi sekilde sirayla cekilmis olmasi, yani her cekecekleri kismi once yazip sona cekmisler sonada anime etmisler. ayıkken izlenmemesi gereken bir film. :)
1
885
Filmi rasgele açtım, ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Sık sık ne içtiğimi sorgulattı ve bi ara -ki zaten istenilen bir şey olmalı- uyku mu bu, demedim değil. Birçok orijinal bulduğum felsefik düşünce var. Yapımı eski olduğu için bir kısmını burada orijinal haliyle görmek size zevk verecektir, zaten felsefe ile de ilgiliyseniz. Film normal çekilip animasyona çevrilmiş. Değişik bir film. Düşündüren yapıtları seviyorsanız bu onlardan olabilir.
1
886
SADECE BİRAZ KURGUDA HATA VAR GERİSİ SÜPER GERİLİM VE AKSİYON ÇOK FAZLA KESİNLİKLE İZLEYİN...
1
887
KALEM KILIÇTAN KESKİNDİR" Roland Emmerich'i sinemayı sıkı takip eden hemen herkes çok iyi bilir çünkü bu adam büyük bütçeli felaket filmlerinin bir numaralı ismidir. filmleri baş yapıt olmasa da büyük başarılar sağlamıştır. IMDb'den beklenilen reaksiyonları almasa da ben filmlerini beğeniyorum. White House Down diğer Emmerich filmlerinden farklı olmuş çünkü bu bir felaket filmi değil, Emerichten soluksuz izleyebileceğiniz harika bir film. Filmde aksiyon hiç bitmiyor ve müthiş görsel efectlere sahip. Müzikler oyunculuklar harika. Filmde saçma olan bölümlerde vardı. Dünyanın en güvenli yeri diye söylenen beyaz sarayda olanlara şahit olduğunuzda sizde bu saçma olan yerlerin bariz olduğunu göreceksiniz. Film ayrıca eğlenceli sahnelere de sahip. Aksiyon sahneleri cidiyetli iken bazı sahnelerde yönetmen filmi ciddiye almamış. O durumda bile espri yapmak onlara özgü olsa gerek. Ama bundan şikayetçi değilim. Salondaki herkes gibi bende güldüm ben filmi hakikaten çok sevdim. temposu hiç bir zaman dinmedi ve kurgu çok iyiydi. verilen mesajlarıyla, aradaki esprileriyle, dramıyla gayet güzeldi. bazı şeyler klişe görünse de buna alıştım artık çünkü Emmerich'in hemen hemen tüm filmlerinde bunları görebilirsiniz. aksiyon severlerin izlemesini şiddetle öneriyorum. başkanın roket atarla olan sahnesini ve Emily'nin bayrak sallama sahnesini çok sevdim.10/7.5
0
888
İki filmi de yakın zamanda izlemiş biri olarak olympus has fallen daha iyiydi diyebilirim farklı şeyler bekliyor artık sinema severler;90 lı yıllardaki patlamalı gürlemeli aksiyon filmlerinden bıktık amerikalıların kahramanlıklarını da öne çıkarmaları da cabası,sinemada izleseydim parama yazık oldu derdim,değişik bir şey yok hep aynı
0
889
aksiyonu süper ve akıcı. Kötü adamların hiç umulmadık kişiler çıkması ise sürpriz oldu...
1
890
Merak uyandırarak başlayan ve o denli harika sonlanan bir film, kesinlikle izlenmesi lazım!
1
891
Hayatı normal giden ve bir iş arayan John cale kızının da sayesinde soluğu başkanın yanında alıyor ve onu gerçekten heyecanlı ve aksiyon dolu izlenmeye değer..
1
892
Vizontele Tuuba'nın konusunda öğretmen demişsiniz ama kütüphaneci o adam yani Tarık Akan oynadığı karakter.
0
893
Malum Altın Küre Komitesi adaylarını kısa bir süre önce açıkladı. Babil in 7 dalda adaylığı var (Geçen yıl da Brokeback Mountain de 7 alda adaydı.Ne derece onun rekorunu egale eder merak konum) ve ipi göğüsleyerek önde gidiyor.. Little Childern da Babil gibi onde gidenlerden. Bakalım durum ne gösterecek. Filmi henüz görmediğim için de kesin konusmak istemiyorum acıkcası. Ama hiç değilse Kate Winslett biseyler alır gibi geliyor bana. Yabancı basın ın gorusleri de biraz bu sekilde.
1
894
izlediğim güzel filmlerden ve tavsiye edeceğim bir film gidin işte:)
1
895
bence çok durgun anlatmak istediğini fazla uzatan gayet sıkıcı bir film...
0
896
film umduğum gibi çıkmadı çok uzunn sıkılıyosunuz film arası verildiğinde film bitti sandım..bide aşk filmi ağırlıklı sandımm çok piss sahnelerde vardı yani aşktan uzaklaşıyoduu bazı yerlerde gitmeyi düşünürseniz tatil i öneririm 10 numara bi film..
0
897
arkadaşlar, şu an gösterimde ola tüm filimlere gittim buna prestij de dahil. bence bu film gösterilen filmler arasında uzun ara en iyisi. ayrıca bir yıl içinde kate winslet'ı, eternel sunshine of spotness mind filimden sonra bu filimde de hayranlıkla izledim. bence yalnız bu filimdeki oyunculuğuyla bile oskarı hak ediyor. bence henüz gösterimdeyken kesin izleyin.
1
898
petrıck wılson ın muhtesem performansı goz dolduruyo.tek bı konu ustunde durulmayıp bıkac tane onemlı konunun bır arada ve mukemmel anlatılması fılmın en onemlı ozellığı.ızlerken kendınızden ılıskılerınızden bıseyler buluyosunuz,ve de sonu en doğru son...kısa surelı yanlıs kararlardan sonra hataların sona erdırılmesı.ızleyın pısman olmıycaksınızzz
1
899
çit...filmi izlerken, yanılmıyorsam, angelopulos'un 'ulis'in bakışı' filmindeki bir diyalog aklıma geldi, "insanın evine ulaşması için kaç sınır geçmesi gerekir?", evet, bu soruyu gerçek yaşama aktaran aktarırken cevabını da veren bir film çit. ev nedir, ev dediğimiz şey salt maddi hayatta bizi bizi içine alan/içine girdiğimiz, korunduğumuz bir şey midir ev, yoksa manevi olarak tek bir evden söz edemediğimiz bir alan mı? evin deşifrasyonu dışında filme baktığımızda aslında çok basit bir öyküden yola çıkıldığını görüyorsunuz, küçük yaşta, köklerinden, ailesinden, coğrafyasından kopartılan üç küçük kızın eve dönüş mücadelesi....buna eklemlenen avustralya'daki aborjinlerin kültürel olarak geliştirilmesi kisvesi aktında üstün bir ırk özlemine yönelik çabalar, beyaz adamın yerlilere uygarlık götürmesi....ancak bu filmde belirtmek istediğim en önemli şey, böylesine bir öykü, acı sosa bulanmış, duygularınızı kışkırtarak, sömürüye yelken açarak gelişmiyor, olması gerektiği kadarıyla besleniyorsunuz, arka planda kimi sahnelerde avustralya'nın size sunduğu muhteşem kareler, hele bir kare var ki, gökyüzünün maviliğinin katmanlaşarak perdeye aktarıldığı, sahne, duygu ve görüntü tam anlamıyla eşgüdüm içinde... bu filmi, üç küçük çocuğun eve ulaşma özlemine bakıp da "ah vah"larla geçirilecek bir film de sanmayın. sulandırılmamış hüzün o kadar iyi işlenmiş ki, belki de bu anlamda ders verebilen görüntüler...filmin geçtiği döneme bakıldığında, yanıulmıyorsam 1930'lu yıllar, beyaz adamın kendi egemenliğini ve kültürünü fiilen korumakta zorlandığı dönem başlangıcı....yerlilere bir iltifat olarak sunulan, iyilik dolu beyaz adamın çabalarının dışında yerlilerin kendi içlerinden birileri de bu amaca hizmet ediyor, ve bu filmde gene, tanıdık, bildik bir klişe ile karşılaşacağız derken, bunu ya ustalıklı bir biçimde gizil yapıyor, ya da hiç yapmamış...makro düzeyde film güzel, ben son dönem patlayan popüler amerikan sinemasıyla kuşatılan sinemalarımıza düşen bir nefes olarak görüyorum bu filmi, tabii ki hemen belirtmek isterim ki, matrix ya da terminatör tadına alışmışmış izleyiciler bu filme gitmesin. mikro düzeyde o coğrafyanın ekonomi politiği, aborjinlerin ıslah edilme politikaları, beyaz adamın kendini nasıl kurduğu, kendi kültürü yerliye sanki bahşedermiş gibi sunması, yalın anlatım, alışageldik anlatım ve görüntü kalıplarının dışında, çok basit ve yalın oyunculuk, ki hollywood yapımlarındaki oyunculuğa alışanlar için kuru, sıkıcı ve basit gelebilir,duygusal anlamda aşırı bir yüklemeye dayanmadan, seyirciyi gaza getirmeden de hüzün nakşedilebileceğini göstermesi açısından ilm bence güzel. kimi eleştirmenlerin belirttiği gibi, filmin kaba ve ilkel görülmesinin nedeni, acaba bizim, hollywood sinemasının bize sunduğu abartılı ve süslü anlatımın, ki bu anlatım çoğu filmin kusurlarını örtüyordu, kabul edilmesinden ve doğru buymuş gibi insanlarında benimsemesinden olmasın sakın? sonra da böylesi yalın ve sade bir anlatımı görünce kaba ve ilkel paftasını yapıştırmak ne kadar olması gereken bir mantık. sinema nedir, bunu bir düşünmek gerek. bu film ayrıca zor olan bir şeyi gerçekleştirmeyi çalışmış, gerçek bir öyküden yola çıkmak, sinemaya bunu aktarmak, hele ki böylesi duygu istimarına açık bir konuda bu film iyi şeyler becermiş. sinema nedir, bize belletilen sinema diye alış(tırıl)dığımız nedir, neleri baz alarak bir şeye iyi kötü diyeceğiz, çit'e dair bu geniş yelpazeden bakarsak, ve sıkıştı(rıldı)ğımız kalıpların ve sinema anlayışının dışında bakarsak övgüyü hakeden bir film.
1