english
stringlengths
2
1.48k
non_english
stringlengths
1
1.45k
language
stringclasses
49 values
I'm going to read this book tomorrow.
Bu kitabı yarın okuyacağım.
en-tr
I teach almost every day of the week.
Neredeyse haftanın her günü derse giriyorum.
en-tr
I don't like watching baseball on TV.
Televizyonda beyzbol maçı izlemeyi sevmiyorum.
en-tr
Tom is causing a scene.
Tom olay çıkarıyor.
en-tr
I don't generally like documentaries.
Belgesellerden genelde hoşlanmam.
en-tr
Tom is being very rude.
Tom çok kaba davranıyor.
en-tr
I can't let you sacrifice yourselves.
Kendinizi feda etmenize izin veremem.
en-tr
Tom asked Mary not to tell John.
Tom, Mary'den John'a anlatmamasını istedi.
en-tr
Help yourselves to some cake.
Pastadan alın biraz.
en-tr
Did you really do that by yourselves?
Bunu kendiniz mi yaptınız gerçekten?
en-tr
Tom is a single parent.
Tom bekâr bir baba.
en-tr
I saw Tom walking towards the beach.
Tom'u sahile doğru yürürken gördüm.
en-tr
Tom is a model husband.
Tom örnek bir koca.
en-tr
You aren't studying French, are you?
Fransızca okumuyorsun, değil mi?
en-tr
Tom has been very rude.
Tom çok kabalaştı.
en-tr
Tom is a used car salesman, isn't he?
Tom bir ikinci el araba satıcısı, değil mi?
en-tr
Tom got three stitches.
Tom'a üç dikiş atıldı.
en-tr
What time does the supermarket open?
Süpermarket saat kaçta açılıyor?
en-tr
There's no reason for us to be here.
Burada olmamız için hiçbir sebep yok.
en-tr
Tom gets bullied a lot.
Tom'a çok sataşılıyor.
en-tr
I couldn't hear what Tom was saying.
Tom ne söylüyordu, duyamadım.
en-tr
Tom folded his clothes.
Tom çamaşırlarını katladı.
en-tr
Tom didn't eat dessert.
Tom tatlı yemedi.
en-tr
I'm disappointed with these results.
Bu sonuçlar bende düş kırıklığı yarattı.
en-tr
I'll never do that again, I promise.
Bunu bir daha asla yapmayacağım, söz.
en-tr
Tom is a good story teller, isn't he?
Tom iyi bir hikaye anlatıcısı, değil mi?
en-tr
Tom did it his own way.
Tom bunu kendi bildiği şekilde yaptı.
en-tr
I found it difficult to concentrate.
Dikkatimi vermekte zorluk çekmiştim.
en-tr
Did you catch those fish yourselves?
O balıkları kendin mi yakaladın?
en-tr
Tom bought a new phone.
Tom yeni bir telefon aldı.
en-tr
Tom is trying to win Mary back.
Tom, Mary'nin kalbini tekrar kazanmaya çalışıyor.
en-tr
They don't sell what you want here.
Aradığın şeyi satmıyorlar burada.
en-tr
You sound very sure of yourselves.
Kendinden çok emin görünüyorsun.
en-tr
All Tom ate was one slice of bread.
Tom'un yediği sadece bir dilim ekmekti.
en-tr
Who did you buy that umbrella for?
Bu şemsiyeyi kime aldın?
en-tr
We're not going to do anything today.
Bugün hiçbir şey yapmayacağız.
en-tr
Tom is in high school.
Tom lisede.
en-tr
Stop feeling sorry for yourselves.
Dövünmeyi bırakın.
en-tr
Why doesn't Tom ride his bicycle to work?
Tom işe neden bisikletiyle gitmiyor?
en-tr
We didn't do what Tom said we did.
Tom'un yaptığımızı iddia ettiği şeyi biz yapmadık.
en-tr
I was caught completely off guard.
Tamamen hazırlıksız yakalanmıştım.
en-tr
I just finished reading that book.
O kitabı okumayı yeni bitirdim.
en-tr
I have confidence in my teammates.
Takım arkadaşlarıma güvenim tam.
en-tr
How many times has Tom done that before?
Tom bunu daha evvel kaç kez yaptı?
en-tr
I can't afford this kind of house.
Bu tarz bir eve param yetmez.
en-tr
I almost didn't get there in time.
Oraya zamanında varamayacaktım neredeyse.
en-tr
Tom has squeaky shoes.
Tom'un ayakkabıları gıcırdıyor.
en-tr
Can you think of another solution?
Başka bir çözüm üretebilir misin?
en-tr
Tom is painting his house, isn't he?
Tom evini boyuyor, değil mi?
en-tr
Who did you get this recipe from?
Bu tarifi kimden aldın?
en-tr
What will this new park be named?
Як назвуть цей новий парк?
en-uk
We started doing that a week ago.
Bir hafta önce yapmaya başladık.
en-tr
We never had a chance to do that.
Bunu yapma fırsatımız hiç olmadı.
en-tr
We don't sell what you want here.
İstemiş olduğunuz şeyi burada satmıyoruz.
en-tr
Tom demanded evidence.
Tom kanıt istedi.
en-tr
Why doesn't Tom like living in Boston?
Tom Boston'da yaşamayı neden sevmiyor?
en-tr
That doesn't sound logical to me.
Bu bana pek akıllıca gelmiyor.
en-tr
I've never worked as a carpenter.
Hiç marangoz olarak çalışmadım.
en-tr
I've been trying to make a movie.
Bir film çekmeye çalışıyorum.
en-tr
Tom is in the third grade, isn't he?
Tom üçüncü sınıfta, değil mi?
en-tr
Tom got up early, too.
Tom da erken kalkmıştı.
en-tr
I'm not going to open the window.
Pencereyi açmayacağım.
en-tr
Mary doesn't like waitressing.
Mary garsonluğu sevmiyor.
en-tr
Tom already has a car.
Tom'un arabası var zaten.
en-tr
I know why Tom is mad at Mary.
Я знаю, чому Том сердитий на Мері.
en-uk
I can't tell my parents anything.
Aileme hiçbir şey anlatamam.
en-tr
I can't go out dressed like this.
Bu kıyafetlerle dışarıya çıkamam.
en-tr
I bought this umbrella in Boston.
Я купила цю парасольку в Бостоні.
en-uk
I actually don't like doing this.
Aslında bunu yapmaktan hoşlanmıyorum.
en-tr
They gave Tom a chance to escape.
Tom'a kaçma fırsatı verdiler.
en-tr
Finding time to do that was hard.
Bunu yapmak için zaman bulmak zor.
en-tr
Stop making fools of yourselves.
Kendinizi komik duruma düşürmekten vazgeçin.
en-tr
When did Tom buy this tennis racket?
Tom bu tenis raketini ne zaman aldı?
en-tr
I'm in a really good mood today.
Bugün çok havamdayım.
en-tr
I wonder what we have to do now.
Ne yapmamız gerektiğini merak ediyorum.
en-tr
I understood absolutely nothing.
Hiçbir şey anlamamıştım.
en-tr
I didn't think I'd see you here.
Seni burada göreceğimi düşünmemiştim.
en-tr
I can't go downstairs right now.
Şu an aşağı inemem.
en-tr
There used to be a boy in our neighborhood named Tom.
Mahallemizde Tom diye bir çocuk vardı.
en-tr
You need to prepare yourselves.
Kendinizi hazırlamalısınız.
en-tr
You may wear anything you like.
İstediğin her şeyi giyebilirsin.
en-tr
You have to do that yourselves.
Kendiniz yapmalısınız.
en-tr
Tom told Mary to be quieter.
Tom Mary'ye daha sessiz olmasını söyledi.
en-tr
Tom's voice was the loudest one in the room.
Odada en çok Tom'un sesi çıkıyordu.
en-tr
When did you buy that umbrella?
O şemsiyeyi ne zaman satın aldın?
en-tr
Let's wait until Tom comes back.
Tom dönene kadar bekleyelim.
en-tr
We had a cool summer this year.
Bu yıl serin bir yaz mevsimi geçirdik.
en-tr
This was approved last October.
Bu geçen ekim ayında onaylanmıştı.
en-tr
This is the place to be, right?
Burası süper, değil mi?
en-tr
Please stop trying to be funny.
Komik olmaya çalışma lütfen.
en-tr
I've never spent a day in jail.
Nezarete düşmedim hiç.
en-tr
I'm pretty depressed right now.
Şu an içim çok sıkkın.
en-tr
I'm not going to shut the door.
Kapıyı kapatmayacağım.
en-tr
Tom's parents caught him smoking marijuana.
Anne-babası Tom'u esrar içerken yakaladı.
en-tr
I'm just telling you the facts.
Sana gerçekleri söylüyorum sadece.
en-tr
Tom ate three donuts.
Tom üç donut yedi.
en-tr
I'll get the chance to do that.
Bunu yapma olanağı bulacağım.
en-tr
I needed three liters of blood.
Üç litre kana ihtiyacım vardı.
en-tr
Tom is a very good singer, isn't he?
Tom çok iyi bir şarkıcı, değil mi?
en-tr
I always put my children first.
Benim için çocuklarım her zaman önde gelir.
en-tr