english
stringlengths 2
1.48k
| non_english
stringlengths 1
1.45k
| language
stringclasses 49
values |
---|---|---|
Tom's doctor has told him to quit smoking.
|
Tom'un doktoru sigarayı bırakmasını söyledi.
|
en-tr
|
I got drunk with Tom last night.
|
Dün gece Tom'la sarhoş olduk.
|
en-tr
|
Where did you learn that from?
|
Nereden öğrendin bunu?
|
en-tr
|
What did you do to yourselves?
|
Kendinize ne yaptınız?
|
en-tr
|
Tom is a talented painter, isn't he?
|
Tom yetenekli bir boyacı, değil mi?
|
en-tr
|
Tom was a crazy kid.
|
Tom haşarı bir çocuktu.
|
en-tr
|
I didn't know what Tom had said.
|
Tom'un ne söylediğinden haberim yoktu.
|
en-tr
|
Tom's dog likes to have his belly rubbed.
|
Tom'un köpeği karnının okşanmasından hoşlanıyor.
|
en-tr
|
Tom may go home now.
|
Tom eve gidebilir artık.
|
en-tr
|
Tom is a graduate student, isn't he?
|
Tom yüksek lisans öğrencisi, değil mi?
|
en-tr
|
I don't think it'll affect me.
|
Bunun beni etkileyeceğini sanmıyorum.
|
en-tr
|
I could never stop loving you.
|
Seni sevmekten kendimi hiç alamadım.
|
en-tr
|
Why does Tom need a screwdriver?
|
Tom neden bir tornavidaya ihtiyaç duyuyor?
|
en-tr
|
You made fools of yourselves.
|
Kendinizi rezil ettiniz.
|
en-tr
|
You have to do it yourselves.
|
Kendiniz yapmak zorundasınız.
|
en-tr
|
We had ice cream for dessert.
|
Tatlı olarak dondurma yedik.
|
en-tr
|
My name's Tom. What's your name?
|
Benim adım Tom. Senin adın ne?
|
en-tr
|
October is my favorite month.
|
Ekim favori ayımdır.
|
en-tr
|
Let's do this again tomorrow?
|
Bunu yarın tekrar yapalım.
|
en-tr
|
I just want to spend time with Tom.
|
Sadece Tom'la vakit geçirmek istiyorum.
|
en-tr
|
Tom is wearing a new hat, isn't he?
|
Том у новій шапці, так?
|
en-uk
|
I wonder how long Tom was here.
|
Tom'un ne zamandır burada olduğunu merak ediyorum.
|
en-tr
|
Tom is a technician.
|
Tom bir teknisyen.
|
en-tr
|
Tom may not have seen Mary.
|
Tom Mary'yi görmemiş olabilir.
|
en-tr
|
I'm just trying to stay warm.
|
Isınmaya çalışıyorum sadece.
|
en-tr
|
Tom is a little kid.
|
Tom küçük bir çocuk.
|
en-tr
|
I was accused of being a spy.
|
Ajanlıkla suçlandım.
|
en-tr
|
What's the name of Tom's girlfriend?
|
Tom'un kız arkadaşının adı ne?
|
en-tr
|
Zip your coat up.
|
Kabanının fermuarını çek.
|
en-tr
|
We weren't aware we were being recorded.
|
Kayda alındığımızın farkında değildik.
|
en-tr
|
We weren't aware that we were being recorded.
|
Kayda alındığımızın farkında değildik.
|
en-tr
|
We were unaware we were being recorded.
|
Kayda alındığımızın farkında değildik.
|
en-tr
|
We were unaware that we were being recorded.
|
Kayda alındığımızın farkında değildik.
|
en-tr
|
All of us were soaking wet.
|
Hepimiz donumuza kadar ıslanmıştık.
|
en-tr
|
I was afraid you wouldn't like that.
|
Bunu beğenmeyeceksin diye korkmuştum.
|
en-tr
|
I was afraid that you wouldn't like that.
|
Bundan hoşlanmayacaksın diye korktum.
|
en-tr
|
I thought you'd forgotten all about me.
|
Beni tamamen unuttun sanmıştım.
|
en-tr
|
I thought that you'd forgotten all about me.
|
Beni tamamen unuttun sanmıştım.
|
en-tr
|
I think you have a bright future.
|
Bence geleceğin parlak.
|
en-tr
|
I forgot you didn't like chocolate.
|
Çikolata sevmediğini unutmuşum.
|
en-tr
|
Are you saying you didn't write this?
|
Bunu senin yazmadığını mı söylüyorsun?
|
en-tr
|
Sami started praying.
|
Sami dua etmeye başladı.
|
en-tr
|
Everybody, this is Tom. Tom, this is everybody.
|
Arkadaşlar, bu Tom. Tom, bunlar da arkadaşlar.
|
en-tr
|
Tipping is not a city in China.
|
Tipping Çin'in bir şehri değil.
|
en-tr
|
I hardly ever eat dessert.
|
Çok nadiren tatlı yerim.
|
en-tr
|
Tom will drive Mary home.
|
Tom, Mary'yi arabayla eve bırakacak.
|
en-tr
|
After the goal was scored, the crowd turned to the giant TV to watch the action replay.
|
Golden sonra kalabalık pozisyonun tekrarını izlemek için dev ekrana odaklandı.
|
en-tr
|
It feels good to come to the aid of somebody.
|
Birinin yardımına gelmek iyi hissettirir.
|
en-tr
|
Small children work as slaves on the cocoa plantation.
|
Küçük çocuklar kakao plantasyonunda köle olarak çalışır.
|
en-tr
|
Tom had trouble sleeping.
|
Tom uyku problemi yaşıyordu.
|
en-tr
|
Tom heard.
|
Tom duydu.
|
en-tr
|
Tom investigated.
|
Tom inceledi.
|
en-tr
|
He was staring at himself in the mirror.
|
O, kendisine aynadan bakıyordu.
|
en-tr
|
The only kidney I have is functioning better than the two I had.
|
Bendeki tek böbrek daha önceki iki böbreğimden daha iyi çalışıyor.
|
en-tr
|
They say that intelligence is all that differentiates us from the apes.
|
Söylerler, ki bizi maymunlardan farklı kılan tek şey zekâdır.
|
en-tr
|
Sometimes, I think the president is just trying to ignite a controversy when he gives a speech.
|
Bazen başkan konuşma yaptığında sadece tartışma ateşlemeye çalışıtğını düşünüyorum.
|
en-tr
|
The restaurant was full of pensioners taking advantage of the early-bird special.
|
Restoran erkenci indiriminden yararlanan pansiyonerlerle doluydu.
|
en-tr
|
Though I grappled with the problem for hours, I came no closer to a solution.
|
Probleme saatlerce bağlanmama rağmen hâlâ bir çözüme yaklaşamadım.
|
en-tr
|
Congress failed to enact any useful legislation during the entire session.
|
Meclis bütün oturum boyunca işe yarar herhangi bir yasa yürütmekte başarısız oldu.
|
en-tr
|
Do you intend to go to Ankara?
|
Ankara'ya gitmeye mi niyetleniyorsun?
|
en-tr
|
She blocked him on Facebook.
|
Onu Facebook'ta engelledi.
|
en-tr
|
I find the Berber language really cool.
|
Berberi dilini çok harika buluyorum.
|
en-tr
|
I need to find a friend who speaks Berber.
|
Berberice konuşan bir arkadaş bulmam gerek.
|
en-tr
|
I find it so hard to understand Berber.
|
Berbericeyi anlamayı çok zor buluyorum.
|
en-tr
|
I downloaded the best English-to-Berber dictionary I could find.
|
Bulabildiğim en iyi İngilizce - Berberice sözlüğü indirdim.
|
en-tr
|
I recommend you to travel to Kabylie, Algeria, and learn Berber.
|
Cezayir'de bulunan Kabiliye'ye gelip Berberice öğrenmenizi tavsiye ederim.
|
en-tr
|
The balloon is rising into the sky.
|
Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.
|
en-tr
|
“My name is unnecessary,” answered the stranger.
|
"Adımın önemi yok" diye cevap verdi yabancı.
|
en-tr
|
Did you lose your job?
|
İşini mi kaybettin?
|
en-tr
|
I studied the Quran in Kabylie, Algeria.
|
Cezayir'in Kabiliye bölgesinde Kuran eğitimi aldım.
|
en-tr
|
Does the must-jump rule apply?
|
Yemek mecburi mi?
|
en-tr
|
He was caught in the rain without an umbrella.
|
Yağmura şemsiyesiz yakalandı.
|
en-tr
|
Search for her; she has murdered him!
|
Araştırmasına göre , onu öldürdü
|
en-tr
|
Tom was playing a game on his phone.
|
Tom telefonunda oyun oynuyordu.
|
en-tr
|
If you have tried to quit smoking and failed, don't let that be an obstacle. The more times you try to quit, the greater your chance of success. Maybe you weren't ready last time.
|
Sigarayi bırakmayı denedin ve başarısız olduysan bunun sana engel olmasına izin verme. Bırakmayı ne kadar çok denersen başarı sansın da o kadar büyük olur. Belki de geçen sefer hazır değildin.
|
en-tr
|
Identify all the buses in this picture.
|
Bu resimdeki bütün otobüsleri tanımlayabilirim.
|
en-tr
|
I held the umbrella over Tom.
|
Tom'a şemsiye tuttum.
|
en-tr
|
Tom ran to his car because he didn't have an umbrella.
|
Tom şemsiyesi olmadığı için koşarak arabasına gitti.
|
en-tr
|
It was wise of Tom to take his umbrella with him.
|
Tom akıllılık edip şemsiyesini yanına aldı.
|
en-tr
|
Please smoke!
|
请抽烟!
|
en-zh
|
Kill him!
|
把他杀了!
|
en-zh
|
Keep going
|
Devam et.
|
en-tr
|
I don't have Berber books.
|
Berberice kitaplarım yok.
|
en-tr
|
Tom is a senior partner.
|
Tom büyük ortak.
|
en-tr
|
I've shown Tom around Boston.
|
Tom'u Boston'da dolaştırdım.
|
en-tr
|
Put a caption on this photo.
|
Bu fotoğrafa başlık koy.
|
en-tr
|
The measles vaccine is almost 100% effective.
|
Kızamık aşısı neredeyse yüzde yüz etkilidir.
|
en-tr
|
I'm afraid that we can't do that.
|
Korkarım bunu yapamayız.
|
en-tr
|
I'm afraid that you're going to have to do that.
|
Korkarım ki onu yapmak zorunda kalacaksın.
|
en-tr
|
Tom is a solid C student.
|
Tom genelde hep C alan bir öğrencidir.
|
en-tr
|
You're not a D student, Tom. You can do better.
|
Sen D'lik bir öğrenci değilsin Tom. Daha iyisini yapabilirsin.
|
en-tr
|
Second-hand smoking is as harmful as smoking itself.
|
Pasif içicilik de sigara içmenin kendisi kadar zararlıdır.
|
en-tr
|
Go tell Tom yourself.
|
Tom'a gidip kendin anlat.
|
en-tr
|
I encountered a problem.
|
Bir problemle karşılaştım.
|
en-tr
|
Cross Tom's name off the list.
|
Викресли ім'я Тома зі списку.
|
en-uk
|
Don't embarrass yourselves.
|
Kendinizi rezil etmeyin.
|
en-tr
|
I've got a dog.
|
Benim bir köpeğim var.
|
en-tr
|
I see the portrait.
|
Portreyi görüyorum.
|
en-tr
|
There's no hope for you.
|
Umutsuz vakasın.
|
en-tr
|
You don't bring a gun to a knife fight.
|
Vur deyince öldürmeye gerek yok.
|
en-tr
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.