Datasets:
gowitheflow
/
parallel-tatoeba-deduplicated

Dataset card Data Studio Files
xet
Community
english
stringlengths
2
1.48k
non_english
stringlengths
1
1.45k
language
stringclasses
49 values
He is paying attention to his budget.
Bütçesine dikkat ediyor.
en-tr
He has a very old automobile.
Çok eski bir otomobili var.
en-tr
He wants to avoid everything.
Her şeyden uzak durmak istiyor.
en-tr
He got an award for the highest sales at his company.
Şirketinde en çok satışı o gerçekleştirdiği için ödül aldı.
en-tr
He is balancing on a tightrope.
İp üstünde dengede kalmaya çalışıyor.
en-tr
He is filling out a ballot.
Oy pusulasını dolduruyor.
en-tr
He stayed home from work because he was sick.
Hasta olduğu için işe gitmeyip evde kaldı.
en-tr
I walked first, and he came behind.
Önden ben gittim, arkamdan da o geldi.
en-tr
He is getting behind in his work.
İşine ayak uyduramıyor.
en-tr
He is the best runner.
En iyi koşucu o.
en-tr
He is the best worker in our company.
Şirketimizin en iyi çalışanı o.
en-tr
He is between twenty and thirty years old.
Yirmi otuz yaşlarında.
en-tr
He blew out the candles on his birthday cake.
Doğum günü pastasındaki mumları üfleyip söndürdü.
en-tr
He broke some bones in his arm and hand.
Kolunda ve elinde kırıklar oldu.
en-tr
He was born on May 5, 1998.
5 Mayıs 1998'de doğdu.
en-tr
He is the brains of our company.
Şirketimizin beyni odur.
en-tr
He is a brave skydiver.
Cesur bir serbest paraşütçü.
en-tr
He gave a brief talk.
Kısa ve öz bir konuşma yaptı.
en-tr
He is a bright student.
Parlak bir öğrenci.
en-tr
He brought a flower and presents for his date.
İlk randevusu için çiçek ve hediyeler aldı.
en-tr
He burned his first dinner.
İlk akşam yemeğini yakmıştı.
en-tr
His mother and sister had breast cancer.
Annesi ve kız kardeşi meme kanserine yakalanmıştı.
en-tr
He isn't being careful.
Dikkatli davranmıyor.
en-tr
His mom caught the flu.
Annesi grip olmuş.
en-tr
He is a citizen of this country.
Bu ülkenin bir vatandaşı o.
en-tr
He claimed that he came from a rich family.
Zengin bir aileden geldiğini iddia ediyordu.
en-tr
He collapsed because of the heat.
Sıcaktan dolayı yere yığıldı.
en-tr
He collected old coins.
Eski madeni para koleksiyonu yapıyordu.
en-tr
He went to college in the capital.
Başkentte üniversite okudu.
en-tr
He is competing against other swimmers.
Diğer yüzücülere karşı mücadele ediyor.
en-tr
His explanation was too complex.
Açıklaması çok kapsamlıydı.
en-tr
His parents congratulated him on his engagement.
Ebeveynleri nişanında onu tebrik etti.
en-tr
He corrected all the errors. Now the report is perfect.
Tüm hatalarını düzeltti. Ödev şimdi mükemmel.
en-tr
He doesn't like dark colors in his home.
Evinde koyu renklerden hoşlanmıyor.
en-tr
He is working toward a master's degree in engineering.
Mühendislik alanında yüksek lisans yapmaya çalışıyor.
en-tr
He will get a better job with a college degree.
Üniversite diplomasıyla daha iyi bir iş bulacak.
en-tr
His flight was delayed.
Uçağı rötar yaptı.
en-tr
His boss demands a lot of work.
Patronu çok çalıştırıyor.
en-tr
His proposal was denied.
Önerisi reddedilmişti.
en-tr
He would describe the house as small.
Ev ona küçük gelirdi.
en-tr
He is designing his first building.
İlk binasını tasarlıyor.
en-tr
He destroyed his marriage by lying to his wife.
Karısına yalan söyleyerek evliliğini yıktı.
en-tr
He can't do the report without more direction.
Ödevi ek açıklama olmadan yapamaz.
en-tr
He discovered that she had dated his best friend.
Onun kendisinin en iyi arkadaşıyla çıktığını tespit etti.
en-tr
He dismissed what she was saying.
Onun söylediklerini ciddiye almadı.
en-tr
He dove into the pool.
Havuza daldı.
en-tr
He cried during his son's graduation.
Oğlunun mezuniyetinde ağladı.
en-tr
He is thinking about graduating early.
Erken mezun olmayı düşünüyor.
en-tr
Does he earn enough money to live in the city?
Şehirde yaşamaya yetecek kadar para kazanıyor mu?
en-tr
He changed jobs to earn more money.
Daha çok para kazanmak için iş değiştirdi.
en-tr
He wanted to buy an economy car.
Ekonomik bir araba almak istiyordu.
en-tr
He always flies economy class to save money.
Paradan tasarruf etmek için hep ekonomi sınıfında uçar.
en-tr
His efforts were rewarded.
Çabaları ödüllendirilmişti.
en-tr
He made an emergency stop on the road.
Yolda ani duruş yaptı.
en-tr
He got an emergency call and had to leave work.
Acil bir telefon gelince işten ayrılmak zorunda kaldı.
en-tr
He is employed as an animal trainer.
Hayvan eğitmeni olarak çalışıyor.
en-tr
He had to empty his apartment in two days.
Dairesini iki gün içinde boşaltmak zorunda.
en-tr
He enjoys the fresh air.
Açık havadan keyif alır.
en-tr
His work environment was good.
Çalışma ortamı iyiydi.
en-tr
He is estimating how much money he'll need to finish the house.
Evi bitirmek için ne kadar paraya gerek duyacağının hesabını yapıyor.
en-tr
He loves sports events.
Spor etkinliklerini sever.
en-tr
His fingerprint was evidence that he was there.
Parmak izleri orada olduğuna kanıttı.
en-tr
He has a good side and an evil side.
Bir iyi bir de kötü yanı var.
en-tr
His job creates extreme stress.
İşi çok stres yapıyor.
en-tr
It's greater than 10.
Ondan büyük.
en-tr
It isn't up to them.
Bu onlara bağlı değil.
en-tr
Tom texted me back.
Tom mesajımı cevapladı.
en-tr
He is an athlete with extraordinary strength.
Olağanüstü güçlü bir sporcu.
en-tr
He is an athlete with extraordinary speed.
Olağanüstü hızlı bir sporcu.
en-tr
He is facing a challenge.
Büyük bir zorlukla karşı karşıya.
en-tr
He is a fan of simple home design.
Sade tasarımlı evlerden hoşlanıyor.
en-tr
His favorite singer is always changing.
En sevdiği şarkıcı hep değişiyor.
en-tr
He is eating his favorite ice cream.
En sevdiği dondurmadan yiyor.
en-tr
His field of study is law.
Eğitim gördüğü alan hukuk.
en-tr
He wants to forgive his father for abandoning him.
Kendisini terk eden babasını affetmek istiyor.
en-tr
His funeral will be this weekend.
Cenazesi bu hafta sonunda.
en-tr
His family showed a video of his life at his funeral.
Ailesi cenazesinde hayatının gösterildiği bir film gösterdi.
en-tr
He puts gas in his car twice a week.
Haftada iki kez arabasına benzin doldurur.
en-tr
He gave them a general idea of what he wanted.
Ne istediğine dair onlara genel bir çerçeve çizdi.
en-tr
He is a very gentle person.
Çok nazik biri.
en-tr
He belongs to two professional groups.
İki meslek grubuna üye.
en-tr
He has been a prison guard for ten years.
On yıl gardiyanlık yaptı.
en-tr
He hangs his clothes, then arranges them by color.
Elbiselerini asıp renklerine göre düzenler.
en-tr
His leg is healing.
Bacağı iyileşiyor.
en-tr
His broken arm took several weeks to heal.
Kırılan kolunun iyileşmesi birkaç hafta sürdü.
en-tr
He has a heavy workload.
Ağır iş yükü altında.
en-tr
He can lift heavy weights.
Ağır yükleri kaldırabiliyor.
en-tr
He raises horses.
At yetiştiriyor.
en-tr
He is working hard to improve his math skills.
Matematiğini ilerletmek için çok çalışıyor.
en-tr
He really wants to improve.
Gerçekten gelişim sağlamak istiyor.
en-tr
His lunch includes a sandwich and an apple.
Öğle yemeği bir sandviç ve elma.
en-tr
He has a good job in the computer industry.
Bilgisayar sektöründe iyi bir işi var.
en-tr
He works in the film industry.
Sinema sektöründe çalışıyor.
en-tr
He intervened in his coworkers' disagreement.
Meslektaşlarının yaşadığı anlaşmazlığa müdahale etti.
en-tr
His father is in jail.
Babası hapiste.
en-tr
He has had eight jobs in ten years.
On yıl içinde sekiz işte çalıştı.
en-tr
He joined the navy.
Deniz kuvvetlerine girdi.
en-tr
He was a judge in an art contest.
Bir resim yarışmasında jüri üyesiydi.
en-tr
He needs to gain more knowledge.
Daha çok bilgi edinmesi gerekiyor.
en-tr
He lacks motivation to finish the job.
İşi bitirecek motivasyonu yok.
en-tr