english
stringlengths 2
1.48k
| non_english
stringlengths 1
1.45k
| language
stringclasses 49
values |
---|---|---|
I know that you have somewhere else you need to be.
|
Başka bir yerde olman gerektiğini biliyorum.
|
en-tr
|
I didn't know Tom and Mary were brother and sister.
|
Tom ve Meryem'in kardeş olduklarını bilmiyordum.
|
en-tr
|
Tom said that he wanted to become a famous singer.
|
Tom ünlü bir şarkıcı olmak istediğini söyledi.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better tennis player than me.
|
Tom'un benden daha iyi bir tenisçi olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know I have to do that while I'm here in Boston.
|
Boston’da buradayken bunu yapmam gerektiğini biliyorum.
|
en-tr
|
I don't want this. Please give it to someone else.
|
Bunu istemiyorum. Lütfen başka birine ver.
|
en-tr
|
How do I know that you haven't already harmed Tom?
|
Tom'a önceden zarar vermediğini nereden bileyim?
|
en-tr
|
Tom realized he might get injured if he did that.
|
Tom bunu yaparsa yaralanabileceğini fark etti.
|
en-tr
|
I think Tom is a much better driver than you are.
|
Bence Tom senden çok daha iyi bir şoför.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better teacher than Mary is.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir öğretmen olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better student than Mary is.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir öğrenci olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom didn't know you were going to do that.
|
Tom'un bunu yapacağını bilmediğini biliyorum.
|
en-tr
|
I didn't know that Tom was Mary's French teacher.
|
Tom'un Mary'nin Fransızca öğretmeni olduğunu bilmiyordum.
|
en-tr
|
When was the last time that you ate a persimmon?
|
En son ne zaman hurma yedin?
|
en-tr
|
I know that you're supposed to be working today.
|
Bugün çalışman gerektiğini biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom knows that he shouldn't do that here.
|
Tom'un onu burada yapmaması gerektiğini bildiğini biliyorum.
|
en-tr
|
I knew that it wouldn't be difficult to do that.
|
Bunu yapmanın zor olmayacağını biliyordum.
|
en-tr
|
I knew that Tom was going to do that eventually.
|
Tom'un en sonunda bunu yapacağını biliyordum.
|
en-tr
|
I didn't know that you didn't know how to drive.
|
Araba kullanmayı bilmediğinden haberim yoktu.
|
en-tr
|
Tom was only pretending he couldn't understand.
|
Tom sadece anlayamıyormuş gibi yapıyordu.
|
en-tr
|
I know that you're not ready to deal with this.
|
Bununla başa çıkmaya hazır olmadığını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that you have something you want to say.
|
Söylemek istediğin bir şey olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that you aren't ready to deal with this.
|
Bununla başa çıkmaya hazır olmadığını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is still in his room, studying.
|
Tom hâlâ odasında çalışıyor, biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom is a better tennis player than I am.
|
Tom'un benden daha iyi bir tenisçi olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom and Mary have never danced together.
|
Tom ve Mary'nin hiç birlikte dans etmediğini biliyorum.
|
en-tr
|
I knew that Tom was a better swimmer than Mary.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir yüzücü olduğunu biliyordum.
|
en-tr
|
I didn't know that you knew how to drive a bus.
|
Otobüs sürmesini bildiğini bilmiyordum.
|
en-tr
|
Everyone knows that Tom has poor people skills.
|
Tom'un insanlarla ilişkilerinin kötü olduğunu herkes biliyor.
|
en-tr
|
Everybody knew that Tom didn't like doing that.
|
Tom'un bunu yapmayı sevmediğini herkes biliyordu.
|
en-tr
|
Why didn't you tell me that you could do that?
|
Bunu yapabileceğini bana neden söylemedin?
|
en-tr
|
The reason that I came here was to find a job.
|
Buraya gelme sebebim iş bulmaktı.
|
en-tr
|
I know that you'd never do that intentionally.
|
Bunu kesinlikle kasten yapmayacağını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom knew that Mary didn't do that.
|
Mary'nin bunu yapmadığını Tom'un bildiğini biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better teacher than Mary.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir öğretmen olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better swimmer than I am.
|
Tom'un benden daha iyi bir yüzücü olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better student than Mary.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir öğrenci olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I didn't know that I was going to be punished.
|
Cezalandırılacağımı bilmiyordum.
|
en-tr
|
Tom told Mary that he didn't need to do that.
|
Tom, Mary'ye bunu yapması gerekmediğini söyledi.
|
en-tr
|
Tom said he wanted to become a famous singer.
|
Tom ünlü bir şarkıcı olmak istediğini söyledi.
|
en-tr
|
Tom can play the piano much better than Mary.
|
Tom, piyanoyu Mary'den çok daha iyi çalar.
|
en-tr
|
It was clear that Tom didn't plan to do that.
|
Tom'un onu yapmayı planlamadığı belliydi.
|
en-tr
|
I think Tom is a much better driver than you.
|
Bence Tom senden çok daha iyi bir şoför.
|
en-tr
|
I know that Tom is a bit taller than Mary is.
|
Tom'un Mary'den biraz daha uzun boylu olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better driver than I am.
|
Tom'un benden daha iyi bir şoför olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that I'll be happy when Tom gets home.
|
Tom eve gelince mutlu olacağımı biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom is a better tennis player than me.
|
Tom'un benden daha iyi bir tenisçi olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I don't think that your father would approve.
|
Babanın onaylayacağını sanmıyorum.
|
en-tr
|
I didn't know Tom would allow you to do that.
|
Yardıma ihtiyacı varmış gibi görünüyordu.
|
en-tr
|
Did Tom know he was doing that the wrong way?
|
Tom bunu yanlış şekilde yaptığını biliyor muydu?
|
en-tr
|
Tom may spend the night here if he wants to.
|
Tom eğer isterse geceyi burada geçirebilir.
|
en-tr
|
Tom didn't realize that Mary had to do that.
|
Tom, Mary'nin bunu yapmak zorunda olduğunu fark etmedi.
|
en-tr
|
Tom didn't know that Mary was only thirteen.
|
Tom, Mary'nin sadece on üç yaşında olduğunu bilmiyordu.
|
en-tr
|
I know that you'd never let anyone hurt Tom.
|
Tom'u kimsenin incitmesine izin vermeyeceğini biliyorum.
|
en-tr
|
I know that you wanted to show me something.
|
Bana bir şey göstermek istediğini biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a very talented musician.
|
Tom'un çok yetenekli bir müzisyen olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better swimmer than me.
|
Tom'un benden daha iyi bir yüzücü olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom is a better teacher than Mary is.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir öğretmen olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom is a better student than Mary is.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir öğrenci olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I didn't know Tom was Mary's French teacher.
|
Tom'un Mary'nin Fransızca öğretmeni olduğunu bilmiyordum.
|
en-tr
|
You knew that Tom was a barber, didn't you?
|
Tom'un berber olduğunu biliyordun, değil mi?
|
en-tr
|
When was the last time you ate a persimmon?
|
En son ne zaman hurma yedin?
|
en-tr
|
I know that Tom isn't a university student.
|
Tom'un üniversite öğrencisi olmadığını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom isn't a good music teacher.
|
Tom'un iyi bir müzik öğretmeni olmadığını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a better driver than me.
|
Tom'un benden daha iyi bir şoför olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I knew that it wouldn't be hard to do that.
|
Bunu yapmanın zor olmayacağını biliyordum.
|
en-tr
|
I knew that Tom wasn't a very good teacher.
|
Tom'un çok iyi bir öğretmen olmadığını biliyordum.
|
en-tr
|
I didn't know Tom liked to play volleyball.
|
Tom'un voleybol oynamayı sevdiğini bilmiyordum.
|
en-tr
|
Everybody here knows that Tom is in Boston.
|
Buradaki herkes Tom'un Boston'da olduğunu bilir.
|
en-tr
|
Tom says he knows that Mary can't do that.
|
Tom, Mary'nin bunu yapamadığını bildiğini söylüyor.
|
en-tr
|
I know you aren't ready to deal with this.
|
Bununla başa çıkmaya hazır olmadığını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that you have to go back to Boston.
|
Boston'a geri gitmek zorunda olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom isn't a very fast swimmer.
|
Tom'un çok hızlı bir yüzücü olmadığını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a very good songwriter.
|
Tom'un çok iyi bir şarkı yazarı olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a bit taller than Mary.
|
Tom'un Mary'den biraz daha uzun boylu olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a bit taller than I am.
|
Tom'un benden biraz daha uzun boylu olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom is still in his room, studying.
|
Tom hâlâ odasında çalışıyor, biliyorum.
|
en-tr
|
I knew that Tom could do that if he tried.
|
Eğer deneseydi Tom'un onu yapabileceğini biliyordum.
|
en-tr
|
I knew Tom was a better swimmer than Mary.
|
Tom'un Mary'den daha iyi bir yüzücü olduğunu biliyordum.
|
en-tr
|
I didn't know that you did that yesterday.
|
Bunu dün yaptığını bilmiyordum.
|
en-tr
|
I didn't know that you did that last year.
|
Bunu geçen sene yaptığını bilmiyordum.
|
en-tr
|
I didn't know that Tom was a veterinarian.
|
Tom'un veteriner olduğunu bilmiyordum.
|
en-tr
|
Everyone here knows that Tom is in Boston.
|
Buradaki herkes Tom'un Boston'da olduğunu bilir.
|
en-tr
|
Everybody knew Tom didn't like doing that.
|
Tom'un bunu yapmayı sevmediğini herkes biliyordu.
|
en-tr
|
Everybody except me was against that plan.
|
Benim dışımda herkes o plana karşıydı.
|
en-tr
|
You know that Tom is a doctor, don't you?
|
Tom'un doktor olduğunu biliyorsun, değil mi?
|
en-tr
|
Why didn't you tell me you could do that?
|
Bunu yapabileceğini bana neden söylemedin?
|
en-tr
|
Tom told Mary he wanted to do that today.
|
Tom, Mary'ye bunu bugün yapmak istediğini söyledi.
|
en-tr
|
Tom says he's been discriminated against.
|
Tom ayrımcılığa uğradığını söylüyor.
|
en-tr
|
Tom may spend the night here if he wants.
|
Tom eğer isterse geceyi burada geçirebilir.
|
en-tr
|
Tom didn't realize Mary couldn't do that.
|
Tom, Mary'nin onu yapamadığını fark etmedi.
|
en-tr
|
The reason I came here was to find a job.
|
Buraya gelme sebebim iş bulmaktı.
|
en-tr
|
I know that you don't like being touched.
|
Dokunulmaktan hoşlanmadığını biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom knew Mary didn't do that.
|
Mary'nin bunu yapmadığını Tom'un bildiğini biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a graduate of Harvard.
|
Tom'un Harvard mezunu olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know that Tom is a Red Cross volunteer.
|
Tom'un Kızılhaç gönüllüsü olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
I know Tom knew that Mary didn't do that.
|
Mary'nin bunu yapmadığını Tom'un bildiğini biliyorum.
|
en-tr
|
There isn't any proof that Tom did that.
|
Tom'un bunu yaptığına dair hiçbir kanıt yok.
|
en-tr
|
I think that Tom isn't a very good cook.
|
Bence Tom çok iyi bir aşçı değil.
|
en-tr
|
I know that you'd never let Tom hurt me.
|
Tom'un beni incitmesine asla izin vermeyeceğini biliyorum.
|
en-tr
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.