english
stringlengths 2
1.48k
| non_english
stringlengths 1
1.45k
| language
stringclasses 49
values |
|---|---|---|
Hello! My name is Peter. And you? What is your name?
|
Merhaba! Benim adım Peter. Ya sen? Adın ne?
|
en-tr
|
Tom played pinball.
|
Tom pinball oynadı.
|
en-tr
|
Tom is messing up everything.
|
Tom her şeyi mahvediyor.
|
en-tr
|
Even Tom agreed to help.
|
Tom bile yardım etmeyi kabul etti.
|
en-tr
|
What made you think that was the case?
|
Mevzunun bu olduğunu nereden çıkardın?
|
en-tr
|
What made you think that that was the case?
|
Mevzunun bu olduğunu nereden çıkardın?
|
en-tr
|
Tom lives in a hovel.
|
Tom bir viranede yaşıyor.
|
en-tr
|
Tom is an exterminator.
|
Tom bir ilaçlamacı.
|
en-tr
|
Why aren't you going to work today?
|
Bugün niye işe gitmiyorsun?
|
en-tr
|
Tom hasn't yet come of age.
|
Tom henüz reşit olmadı.
|
en-tr
|
Tom made a mistake that cost him his life.
|
Tom, hayatına mal olan bir hata yaptı.
|
en-tr
|
Mennad talked about his depression.
|
Mennad depresyonu hakkında konuştu.
|
en-tr
|
Mennad's sister died.
|
Mennad'ın kız kardeşi öldü.
|
en-tr
|
This is the knife that my grandfather gave me.
|
Bu, dedemin bana verdiği bıçak.
|
en-tr
|
Tom said that as a joke.
|
Tom bunu şaka olsun diye söyledi.
|
en-tr
|
Tom knew that the police were following him.
|
Tom polis takibinde olduğunun farkındaydı.
|
en-tr
|
Supply creates its own demand.
|
Her arz kendi talebini yaratır.
|
en-tr
|
Tom has a three-year-old son.
|
Tom'un üç yaşında bir oğlu var.
|
en-tr
|
Tom claims he's telepathic.
|
Tom telepatik güçleri olduğunu iddia ediyor.
|
en-tr
|
I didn't blame you.
|
Seni suçlamadım.
|
en-tr
|
I want Tom to do that with us.
|
Tom'un bunu bizimle yapmasını istiyorum.
|
en-tr
|
Tom should get a haircut.
|
Tom'un saç tıraşı olması lazım.
|
en-tr
|
Mennad has depression.
|
Mennad'ın depresyonu var.
|
en-tr
|
Mennad's doctor sent him to a psychologist.
|
Doktoru Mennad'ı bir psikoloğa gönderdi.
|
en-tr
|
Mennad was in the hospital.
|
Mennad hastanedeydi.
|
en-tr
|
Mennad wanted to make his mom happy.
|
Mennad annesini mutlu etmek istedi.
|
en-tr
|
Mennad is just being superstitious.
|
Minned; sadece batıl itikatlı bir hâle bürünüyor.
|
en-tr
|
That was just a fluke.
|
Bu sadece şansa bağlıydı.
|
en-tr
|
Mennad found Baya's kite.
|
Minned; Baya'nın uçurtmasını buldu.
|
en-tr
|
Mennad bought a new kite.
|
Minned; yeni bir uçurtma aldı.
|
en-tr
|
Mennad needed to get his tonsils out.
|
Minned; bademciklerini aldırmak zorundaydı.
|
en-tr
|
Mennad is surrounded by superstitious people.
|
Minned'in etrafında boş şeylere inanan insanlar toplanmış durumda.
|
en-tr
|
Mennad lived in a cave.
|
Minned mağarada yaşıyordu.
|
en-tr
|
Mennad doesn't want to live in a cave.
|
Minned mağarada yaşamak istemiyor.
|
en-tr
|
Mennad eats lots of ice cream.
|
Minned fazla dondurma yer.
|
en-tr
|
Mennad's curse is gone.
|
Minned'in laneti bitti.
|
en-tr
|
Mennad feels different.
|
Minned; kendini farklı hissediyor.
|
en-tr
|
Mennad's flowers are dead.
|
Minned'in çiçekleri ölmüş.
|
en-tr
|
Mennad is cursed.
|
Minned; lanetli.
|
en-tr
|
Do you know who made this?
|
Ти знаєш, хто це зробив?
|
en-uk
|
We're trying to figuring out our next move.
|
Bir sonraki adımımızı belirlemeye çalışıyoruz.
|
en-tr
|
Do you know who wrote this?
|
Bunu kimin yazdığını biliyor musun?
|
en-tr
|
Tom was afraid to answer.
|
Tom cevap vermeye tırsıyordu.
|
en-tr
|
Tom wore a bulletproof vest.
|
Tom kurşungeçirmez yelek giydi.
|
en-tr
|
Mennad doesn't dress this way.
|
Mennad bu şekilde giyinmiyor.
|
en-tr
|
Mennad worked at a sandwich shop.
|
Mennad sandviççide çalıştı.
|
en-tr
|
Mennad feels so bad.
|
Mennad kendini çok kötü hissediyor.
|
en-tr
|
Mennad helped Baya got the help she needed for her depression.
|
Menna Baya'ya depresyondan kurtulması için gerekli olan yardımı yaptı.
|
en-tr
|
Therapy and medication will help you overcome your depression.
|
Terapi ve ilaç tedavisi depresyonun üstesinden gelmen için sana yardımcı olacaktır.
|
en-tr
|
Mennad was incredibly terrified.
|
Mennad çok fena korkmuştu.
|
en-tr
|
Mennad was excited to be here.
|
Mennad burada olduğundan çok heyecanlanmıştı.
|
en-tr
|
Mennad is afraid of being isolated.
|
Mennad dışlanmaktan çok korkuyor.
|
en-tr
|
Mennad was afraid of being ousted.
|
Mennad atılmaktan korkuyordu.
|
en-tr
|
Mennad got a phone call from Baya.
|
Mennad Baya'dan bir telefon çağrısı aldı.
|
en-tr
|
Mennad is healing so much faster.
|
Mennad çok hızlı iyileşiyor.
|
en-tr
|
I'm ready if you're ready.
|
Sen hazırsan ben hazırım.
|
en-tr
|
Tom was walking pretty fast.
|
Tom koşar adım yürüyordu.
|
en-tr
|
Tom often wears a turtleneck sweater.
|
Том часто носить гольф.
|
en-uk
|
Mennad wanted to help people.
|
Mennad insanlara yardım etmek istedi.
|
en-tr
|
Mennad doesn't trust people.
|
Mennad insanlara güvenmez.
|
en-tr
|
Mennad came home from holiday.
|
Mennad tatilden eve geldi.
|
en-tr
|
Mennad says he wants to die.
|
Mennad ölmek istediğini söylüyor.
|
en-tr
|
Mennad saw his old teachers.
|
Mennad eski öğretmenlerini gördü.
|
en-tr
|
Tom is a friend from high school.
|
Tom liseden bir arkadaş.
|
en-tr
|
Tom did all the paperwork for us.
|
Bütün kâğıt işlerimizi Tom halletti.
|
en-tr
|
It's been three years since Tom was murdered.
|
Tom öldürüleli üç yıl oldu.
|
en-tr
|
Please don't tell Tom that I'm leaving.
|
Gittiğimi Tom'a söyleme lütfen.
|
en-tr
|
Tom wanted to stay in the army.
|
Tom orduda kalmak istedi.
|
en-tr
|
Tom tried to get the door open.
|
Tom kapıyı açmaya çalıştı.
|
en-tr
|
Tom spent too much money today.
|
Tom bugün çok para harcadı.
|
en-tr
|
These are what Tom was looking for.
|
Tom'un aradığı bunlar.
|
en-tr
|
Tell me about your relationship with Tom.
|
Bana Tom'la olan ilişkini anlat.
|
en-tr
|
I'll complete what Tom started.
|
Tom'un başladığı şeyi bitireceğim.
|
en-tr
|
The Bakirs originally came from Egypt.
|
Bekir ailesi aslen Mısırlı.
|
en-tr
|
Look me in the eyes, Mennad.
|
Gözlerimin içine bak, Mennad.
|
en-tr
|
Do you need this box?
|
Bu kutu sana gerekiyor mu?
|
en-tr
|
I thought you'd like this idea.
|
Bu fikri beğeneceğini düşünmüştüm.
|
en-tr
|
Tom said that he wanted to become a pharmacist.
|
Tom eczacı olmak istediğini söyledi.
|
en-tr
|
Tom said he wanted to become a pharmacist.
|
Tom eczacı olmak istediğini söyledi.
|
en-tr
|
I want you to help me today.
|
Bugün bana yardım etmeni istiyorum.
|
en-tr
|
I want you to quit your job.
|
İşini bırakmanı istiyorum.
|
en-tr
|
Tom checked his phone.
|
Tom telefonuna baktı.
|
en-tr
|
I want you to call me back as soon as possible.
|
Beni en kısa sürede aramanı istiyorum.
|
en-tr
|
Mennad started getting his grades up a little.
|
Mennad notlarını azıcık yükseltmeye başladı.
|
en-tr
|
I know it was your idea.
|
Senin fikrin olduğunu biliyorum.
|
en-tr
|
Feed the pigeons.
|
Güvercinleri besleyin.
|
en-tr
|
Aren't you going to stay for lunch?
|
Öğle yemeğine kalmayacak mısın?
|
en-tr
|
Have you ever lied about your age?
|
Yaşını yalan söyledin mi hiç?
|
en-tr
|
You forgot your hat.
|
Şapkanı unutmuşsun.
|
en-tr
|
Tom was as white as a sheet.
|
Tom'un yüzü kireç gibiydi.
|
en-tr
|
No one is going to stop me.
|
Мене ніхто не зупинить.
|
en-uk
|
Do we have enough ice cream for everyone?
|
Herkese yetecek kadar dondurmamız var mı?
|
en-tr
|
Your feet are too big.
|
Ayakların çok büyük.
|
en-tr
|
We're getting married tomorrow.
|
Yarın evleniyoruz.
|
en-tr
|
I don't want to live anywhere else.
|
Başka bir yerde yaşamak istemiyorum.
|
en-tr
|
I can't find my Berber dictionary.
|
Berberice sözlüğümü bulamıyorum.
|
en-tr
|
Tom is a hypnotist.
|
Tom bir hipnoz uzmanı.
|
en-tr
|
I am at the car wash.
|
Oto yıkamadayım.
|
en-tr
|
I've been trying to forget about that.
|
Onu unutmaya çalışıyorum.
|
en-tr
|
I thought I was having a heart attack.
|
Kalp krizi geçirdiğimi sandım.
|
en-tr
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.