english
stringlengths
2
1.48k
non_english
stringlengths
1
1.45k
language
stringclasses
49 values
I'm quite on edge today.
Ben çok gerginim bugün.
en-tr
Everything came at once.
Her şey üst üste geldi.
en-tr
I don't have a dark side.
Benim karanlık bir tarafım yok.
en-tr
What is your secret?
Senin sırrın ne?
en-tr
If there is someone here guarding their secret, then that's you.
Burada gizemini koruyan biri varsa o da sensin.
en-tr
I'm not in to mysterious guys anymore.
Gizemli adamlar artık bana çekici gelmiyor.
en-tr
I don't find mysterious guys attractive anymore.
Gizemli adamlar artık bana çekici gelmiyor.
en-tr
I will get back to work, if you excuse me.
İzninizle ben görevime geri döneyim.
en-tr
I guessed you would come.
Geleceğini tahmin etmiştim.
en-tr
I couldn't reach him on his phone.
Telefonuna ulaşamadım.
en-tr
I can also add you to the list, if you want to.
Seni de listeye ekleyebilirim istersen.
en-tr
I don't need experience.
Tecrübeye ihtiyacım yok.
en-tr
Have I seen you before?
Ben seni daha önce gördüm mü?
en-tr
He tried killing my father.
Babamı öldürmeye çalıştı.
en-tr
Do you know the one who got arrested?
Yakalananı tanıyor musun?
en-tr
I don't know what would have happened if you weren't here.
Sen olmasaydın ne olurdu bilmiyorum.
en-tr
If you tell me what you're looking for, maybe I can help you.
Ne aradığını söylersen belki yardımcı olabilirim.
en-tr
He'll soon come to.
Ayılır birazdan.
en-tr
I've never seen anyone die from an electric shock.
Elektroşoktan kimsenin öldüğünü görmedim.
en-tr
Look, nothing's wrong with her.
Bak, bir şeyi yok işte.
en-tr
She's not moving an inch.
Kımıldamıyor.
en-tr
Look, she's fine.
Bak, bir şeyi yok işte.
en-tr
I'll kill you right here!
Gebertirim seni burada!
en-tr
Your father is my old friend.
Baban benim eski dostum.
en-tr
Is he well, as of late?
Son zamanlarda iyi mi?
en-tr
You understood what I wanted to say.
Sen benim ne demek istediğimi anladın.
en-tr
He was breathing down my neck all day yesterday.
Dün bütün gün ensemdeydi.
en-tr
Life fits into home.
Hayat eve sığar.
en-tr
If not, you might end up in trouble.
Yoksa başına bela olabilir.
en-tr
If not, he may cause you trouble.
Yoksa başına bela olabilir.
en-tr
You don't know what trouble is.
Sen bela görmemişsin.
en-tr
Let's hear it, curly!
Anlat bakalım, kıvırcık!
en-tr
They only do what they are instructed to do.
Onlar sadece verilen talimatları yerine getirirler.
en-tr
I followed you because I didn't know who you were.
Kim olduğunuzu bilmediğim için sizi takip ettim.
en-tr
There's a big difference between both.
Aralarında büyük fark var.
en-tr
I don't trust your judgement of good and bad.
Senin iyi-kötü değerlendirmene güvenmiyorum.
en-tr
I don't trust your judgement of what's right and wrong.
Senin neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusundaki ölçütüne güvenmiyorum.
en-tr
I was supposed to learn about everything and report it.
Her şeyi öğrenip rapor edecektim.
en-tr
Istanbul accounts for a fifth of Turkey's population.
İstanbul Türkiye nüfusunun beşte birini barındırıyor.
en-tr
Your father trained you well.
Baban seni iyi eğitmiş.
en-tr
I need to work more on infighting.
Yakın dövüşe biraz daha çalışmam lazım.
en-tr
Who was that guy you were with?
O yanındaki çocuk kimdi?
en-tr
I wasn't able to thank you last night.
Dün gece sana teşekkür edemedim.
en-tr
What will happen to the guy who attacked you?
Size saldıran çocuğa ne olacak?
en-tr
I can understand how the guy feels.
Çocuğun nasıl hissettiğini anlayabiliyorum.
en-tr
You would also have tried to kill the offender, wouldn't you?
Sen de suçlu kişiyi hemen öldürmeye kalkardın, öyle mi?
en-tr
That kid needs help rather than punishment.
O çocuğun cezadan çok yardıma ihtiyacı var.
en-tr
We will provide him with that help.
Biz bu yardımı ona sağlayacağız.
en-tr
Last night you were talking to someone at the party.
Dün gece partide birisiyle konuşuyordun.
en-tr
Her name should have been on the list.
İsminin listede olması gerekiyordu.
en-tr
She teaches at the university.
Üniversitede hocalık yapıyor.
en-tr
She was teaching my cousin.
Kuzenime ders veriyordu.
en-tr
Why don't you want to understand?
Neden anlamak istemiyorsunuz?
en-tr
Your father is a businessman.
Senin baban bir iş adamı.
en-tr
I want to speak to my client before the interrogation starts.
Sorguya başlamadan önce müvekkilimle görüşmek istiyorum.
en-tr
Did my mother send you?
Sizi annem mi gönderdi?
en-tr
I only wanted to find out where my father is.
Niyetim sadece babamın nerede olduğunu öğrenmekti.
en-tr
I wanted to scare him.
Onu korkutmak istedim.
en-tr
Did my father die?
Babam öldü mü?
en-tr
I killed your father.
Babanı ben öldürdüm.
en-tr
Try to control your rage.
Öfkene hakim olmaya çalış.
en-tr
I guess last night was full of action.
Dün gece aksiyonlu geçti galiba.
en-tr
Learn a bit from that kid.
Şu çocuktan birazcık feyz al.
en-tr
For how long can we continue like this?
Bu şekilde ne kadar devam edebiliriz?
en-tr
Her mother is a very beautiful woman.
Annesi çok güzel bir kadın.
en-tr
A wise man should profit from his mistakes.
Akıllı bir adam hatalarından faydalanmalıdır.
en-tr
Tom is a thinker.
Tom bir düşünür.
en-tr
I will go after him.
Onun peşine düşeceğim.
en-tr
It's risky for you to go after him on your day off.
İzin gününde onun peşine düşmen riskli.
en-tr
For how long have you been wasting my time now?
Beni kaç zamandır oyalıyorsun zaten?
en-tr
Your family is from that place.
Ailen oralı.
en-tr
Maybe he will tell you a couple of things regarding your family.
Belki ailen ilgili sana bir sürü şey anlatacak.
en-tr
I have to go to my afternoon class.
Benim öğleden sonraki dersime gitmem gerek.
en-tr
If you don't know your past, you can't shape your future.
Geçmişini bilmezsen geleceğine yön veremezsin.
en-tr
Face your past!
Geçmişinle yüzleş!
en-tr
From now on I'll visit more often.
Bundan sonra daha sık geleceğim.
en-tr
You look tired, my dear.
Yorgun görünüyorsun bir tanem.
en-tr
Can this be a sign?
Bu bir işaret olabilir mi?
en-tr
The mission is accomplished.
Görev tamamlandı.
en-tr
I've made a splendid breakfast.
Mis gibi kahvaltı hazırladım.
en-tr
I never would've believed you 3 years ago you told me I'd be here.
Üç yıl önce burada olacağımı söyleseydin sana asla inanmazdım.
en-tr
I've never lied to you, and I don't like to hold things back from you.
Sana hiç yalan söylemedim ve senden bir şeyler saklamaktan da hoşlanmıyorum.
en-tr
What type of gözleme do you have?
Neyli gözleme var?
en-tr
Whatever you want, we have it.
Nasıl istiyorsanız, öyle var.
en-tr
There's a village at the end of the trail.
Patikanın sonunda bir köy var.
en-tr
It's a famous local dish.
Buranın meşhur bir yemeği.
en-tr
It's a famous dish from this place.
Buranın meşhur bir yemeği.
en-tr
It's something in-between "mantı" and "gözleme".
Böyle mantı ile gözleme arası bir şey.
en-tr
It's very delicious!
Çok lezzetliymiş!
en-tr
Can I sample the olives?
Zeytinin tadına bakabilir miyim?
en-tr
We should make use of this opportunity.
Bu fırsatı değerlendirelim.
en-tr
I'm very happy that summer is coming.
Yaz geliyor diye çok mutluyum.
en-tr
I was also afraid at first.
İlk önce ben de korktum.
en-tr
Will there be renovations?
Tadilat mı olacak?
en-tr
When are you thinking of going?
Siz ne zaman gitmeyi düşünüyorsunuz?
en-tr
I'd like to make a reservation for this weekend.
Ben bu hafta sonu rezervasyon yaptırmak istiyorum.
en-tr
Let's do something this weekend.
Hafta sonu bir şeyler yapalım.
en-tr
Last year we camped two times.
Biz geçen sene iki kez kamp yaptık.
en-tr
Bring sleeping bags, blankets and such.
Uyku tulumu, battaniye filan da alın.
en-tr
We had problems at work.
İş yerinde sorun yaşadık.
en-tr